Esas No: 2014/2927
Karar No: 2014/5509
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/2927 Esas 2014/5509 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve arkadaşları vekili, ... ve arkadaşları vekili, ... ve arkadaşları vekili ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü, 104 ada 97 parsel sayılı 227642,49 m² yüzölçümündeki taşınmaz orman vasfı ile Hazine adına, 104 ada 108 parsel sayılı 177554,54 m² yüzölçümündeki taşınmaz orman vasfı ile Hazine adına, 104 ada 103 parsel sayılı 13242,46 m² yüzölçümündeki taşınmaz fındık bahçesi niteliğiyle beyanlar hanesinde “...; ... oğlu ... üzerindeki fındık ağaçları anılan kişiye aittir” şerhi ile 2/B maddesi gereğince Hazine adına, 104 ada 98 parsel sayılı 48934,51 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla vasfı ile orman kadastrosunda 2/B maddesi gereğince Hazine adına ayrıldığı ancak; asliye hukuk mahkemesinin 1990/20 Esasına kayıtlı dava dosyasında dava konusu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ..., ... Köyünde yer alan 104 ada 97 parsel sayılı taşınmazın tesbitine itiraz etmiş, mahkemece dava reddedilmiş; davacılar tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.07.1995 gün ve 1994/11530 E. - 1995/9681 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: "..yeniden yapılacak keşifle kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, tahdit hattına konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde uygulanmalı ve uygulanmadığı anlaşılan 10.10.1980 tarih ve 34 numaralı tapu kaydı ilk geldilerinden itibaren dosyaya eklenerek, zemine uygulanmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmeli...” denilmiştir.
Mahkemece; bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, 104 ada 97 sayılı parselin tesbit gibi tamamı Devlet ormanı olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; davacı ... tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.04.1999 gün 1999/3409 - 3661 E.K. sayılı kararı ile bozulmuş olup, bozma kararında özetle; "...yeniden yapılacak keşifle, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek şekilde uygulanmalı ...” denilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/240 Esasında kayıtlı birleşen dava dosyasında davacı ... tarafından, 09.09.1988 tarihinde ... Köyü, ... ve ... Mevkilerinde bulunan sınırlarını bildirdiği iki parça taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi gereği davalı gerçek kişiler ile birlikte adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30.11.1989 tarih ve 1989/11478 - 13726 E.K.
sayılı kararı ile özetle; “Mahkemece, 3083 sayılı Kanun hükümleri gözönünde bulundurulmadığı, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu”na değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra taşınmazların bulunduğu yörede kadastro çalışmaları yapıldığı ve 104 ada 98 parsel numaralı tutanak düzenlendiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek, dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Davacı ... ve müşterekleri, davalı Hazine aleyhine kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tesbite itiraz davası açmışlardır. Kadastro mahkemesince çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli taşınmazın davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 24.12.1998 tarih ve 1998/5401-5332 E.K. sayılı kararı ile özetle; “Mahkemece, aynı nedene dayalı dava dosyalarının birleştirilmeden yürütülmesi ve Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulan kararın taraflar yönünden müktesep hak oluşturup oluşturmayacağının araştırılmaması da kanuna aykırı olduğu”na değinilerek bozulmuştur.
Kadastro mahkemesince de 1999/65 Esas sayılı dava dosyası ile irtibat olduğu gerekçesi ile, eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Birleşen dosya davacıları ... Kap, ... ve ..., 104 ada 108 ve 103 parsel sayılı taşınmazların kendilerine ait olduğu iddiasıyla taşınmazların tesbitlerinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmışlar; Kadastro mahkemesince de, 1999/65 Esas sayılı dava dosyası ile irtibat olduğu gerekçesi ile, eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Birleşen dosya davacısı ..., 104 ada 103 ve 108 parsel sayılı taşınmazların kendisine ait olduğu iddiasıyla taşınmazların tesbitlerinin iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmış; Kadastro mahkemesince de, 1992/14 Esas sayılı dava dosyası ile irtibat olduğu gerekçesi ile eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Birleşen dosya davacısı ..., 104 ada 108 parsel parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla taşınmazın tesbitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış; Kadastro mahkemesince de, 1992/14 Esas sayılı dava dosyası ile irtibat olduğu gerekçesi ile eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Birleşen dosya davacısı ..., 104 ada 108 parsel parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasıyla taşınmazın tesbitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış; Kadastro mahkemesince de, 1992/14 Esas sayılı dava dosyası ile irtibat olduğu gerekçesi ile eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davalılar Orman Yönetimi ve Hazineye karşı açılan davanın reddine,
Davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... Köyü adına mahalle muhtarlığı hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 97 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline,
Birleşen 1992/14 Esas - 2005/7 Karar sayılı dava dosyası bakımından; davanın reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 108 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline,
Birleşen 1999/2 Esas - 1999/42 Karar sayılı dava dosyası bakımından; davanın reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 98 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile orman vasfı ile davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
Birleşen 1992/17 Esas 1992/12 karar sayılı dava dosyası bakımından; davanın reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 108 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline,
Birleşen 1992/18 Esas - 1992/11 Karar sayılı dava dosyası bakımından;
Davalılar ... ve ... Köyü Tüzel kişiliği hakkında açılan davanın reddine,
Davalılar ..., ..., ..., ..., ... hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 108 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline,
Birleşen 1995/8 Esas - 1998/2 Karar sayılı dava dosyası açısından; davanın reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 108 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 103 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptali ile, 02.07.2012 havale tarihli bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporlarda da belirtildiği şekli ile (A) harfi ile gösterilen 7825,21 m2"lik kısmının davaya konu parselden tefriki ile 104 ada son parsel numarası ile davalı Hazine adına orman vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline; (B) harfi ile gösterilen 5417,25 m2"lik kısmının 104 ada 103 parsel numarası ile fındık bahçesi niteliği ile davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kütüğün beyanlar hanesinde taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarılan yer olarak belirtilmesine,
Birleşen 1992/5 Esas - 1996/6 Karar sayılı dava dosyası bakımından; davanın reddine,
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 104 ada 98 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından l04 ada 97 ve 98 sayılı parsellere; ... ve arkadaşları vekili tarafından 104 ada 103 ve 108 sayılı parsellere; ... ve arkadaşları vekili tarafından 104 ada 103 ve 108 sayılı parsellere; davalı ... Yönetimi vekili tarafından 104 ada 97 ve 98 sayılı parsellerin tamamı ile 103 sayılı parselin (B) bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 11.08.1948 tarihinde yapılıp 10 Ekim 1949 tarihli Resmî Gazetede ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu; daha sonra 1744 sayılı Kanuna göre 16.02.1977 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 3302 sayılı Kanuna göre 26.09.1994 tarihinde ilân edilip, eldeki dava nedeniyle kesinleşmeyen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1) Davalı ... Yönetimi vekilinin 104 ada 97 ve 98 sayılı parsellerin tamamı ile 103 sayılı parselin (B) bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazların, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiğinden, verilen hükümle, Orman Yönetiminin aleyhine bir durum yaratılmamış olduğundan ve 103 parsel sayılı taşınmaz 2/B maddesi gereğince Hazine adına tesbit edilmiş olup, bu parsel yönünden Orman Yönetiminin açmış olduğu bir dava olmadığı gibi, gerçek kişiler tarafından açılan davaya usûlüne uygun harçlı katılımı da bulunmadığından, hükmü temyiz etmekte hukukî yararı bulunmadığı anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı ... Yönetimi vekilinin 104 ada 97 ve 98 sayılı parsellerin tamamı ile 103 sayılı parselin (B) bölümüne yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada temyize konu bu taşınmazların orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3) Davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 108 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, temyize konu taşınmazın bir bölümünün orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu, geri kalan kısmının eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasında orman sayılan, zilyetlikle iktisap edilemiyecek yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
4) Davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 103 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları ile davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 103 ve 108 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Kural olarak; kadastro davaları, lehine tesbit ya da kadastro komisyonlarınca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişilere karşı açılır. Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğinde olduğuna göre, 103 parsel sayılı taşınmaz yönünden husumetin taşınmazın tesbit maliki olan Hazine ile beraber, tutanağın beyanlar hanesinde lehine kullanım şerhi verilen kişi veya kişilere birlikte yöneltilmesi zorunludur. Ancak; davacılar, 104 ada 103 sayılı parsel yönünden sadece Hazineye husumet yönelterek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece de, tutanağın beyanlar hanesinde lehine kullanım şerhi bulunan ..."in davaya dahil edilmesi gerektiği düşünülmemiştir. Taraf teşkili, davanın görülebilme koşullarından olup, mahkemece, re"sen (kendiliğinden) yapılması gereken işlemlerdendir.
Davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından dosyaya eklenmek üzere sunulan belgeler arasında yer alan ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 02/07/2001 gün ve 2001/138-149 sayılı veraset ilâmından, davacılardan ..."ın, 24/05/2001 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi ... ile çocukları ... ve ..."ın kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, ..."ın adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden yargılama sona erdirilerek karar verilmiştir.
Öte yandan, yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gerektiği usûl hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir.
1086 sayılı H.U.M.K."nun 41. maddesi ve yeni 6100 sayılı HMK"nun 55. maddesi gereğince, taraflardan birinin ölümü halinde diğer tarafın istemiyle hâkim, davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Taraf ehliyeti, dava şartı olup davanın her aşamasında mahkemece re’sen nazara alınması gereken bir olgudur ve temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re"sen gözetilmesi gereklidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, ..."ın öldüğü tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K.’nun 73. maddesinde, Kanunun gösterdiği istisnalar dışında hâkimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği öngörülmüştür. Buna göre mahkemece davacı ..."ın ölümüyle mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanunî şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün değildir. Aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukukî Dinlenilme Hakkı” gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkı”nın en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke olmayıp, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin bir konu olup, temyiz edenin sıfatına bakılmadan re"sen gözetilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davacılardan ..."ın yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğ edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması, öte yandan, 103 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın, lehine kullanım şerhi bulunan ..."e de yöneltilmesi için davacı tarafa olanak tanınması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilip, karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi vekilinin 104 ada 97 ve 98 sayılı parsellerin tamamı ile 103 sayılı parselin (B) bölümüne yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parsellere ilişkin hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ... ve arkadaşlarına yükletilmesine,
3) Üçüncü bentde açıklanan nedenlerle; davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 108 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
4) Dördüncü bentde açıklanan nedenlerle; davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 103 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları ile davacı ... ve arkadaşları vekilinin 104 ada 103 ve 108 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu parseller yönünden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davacı ... ve arkadaşlarının yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine 13/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.