Esas No: 2015/146
Karar No: 2015/112
Karar Tarihi: 09.04.2015
Görevi yaptırmamak için direnme - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/146 Esas 2015/112 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2015/146 E. , 2015/112 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
KARAR
Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda; atılı suçtan mahkumiyetine dair,.... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09/12/2010 gün ve 2010/136 esas, 2010/757 karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin 22/10/2014 gün ve 2013/5583 esas, 2014/10033 sayılı kararıyla;
"Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Olay tarihinde üç kişinin şüpheli hareketlerde bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine olay yerine intikal eden polis memurlarının, at arabasında üç kişiyi görmeleri üzerine, atılı suçu birlikte işlediği kabul edilen ... ile birlikte sanığın at arabasına binerek kaçmaya çalıştığı sırada, arabayı durdurmak isteyen müşteki polis memurunun arabanın arkasında asılı kalarak yaralandığının anlaşılması karşısında; direnme suçunun cebir unsurunun gerçekleşmediği gözetilmeden ve sanığın eyleminde taksirle yaralama suçunun unsurlarının bulunup bulunmadığı tartışılmadan, yetersiz gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de,
Temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK"nın 265. maddesinin 1. fıkrası yerine 3. fıkrasının yazılması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA " karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/11/2014 tarih ve 4-2011/142164 sayılı yazısı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık sanıkların görevli memura yönelik eylemlerinin görevli memura etkin direnme yada taksirle yaralama suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
Görevi yaptırmamak için direnme,
Madde 265- (1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
(4) Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ” başlıklı birinci bölümünde, 265. maddesiyle; “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme” suçu düzenlenmiştir.
Görevli memura etkin suçuyla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup; bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Bunun dışında, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunulması durumunda görevli memurların, bireysel özgürlüğü ve beden bütünlüğünü de korunmaktadır.
Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur.
Kamu görevlisinin kendisine verilen görevi yerine getirmesini engellenmesine karşı yasal düzenlemeyle görevli memura yönelik koruma sağlamaktadır.
TCK cebir terimi maddi ve manevi zorlamayı içermektedir. Maddi cebir yaralama suçu oluşturacak şekilde bir şiddet içerdiği, şiddetin de bireye yönelik fiziksel güç kullanılması olarak tanımlandığı kabul edilmektedir.
TCK 265/1. maddesinde tanımlanan cebir öğesi, görevini yerine getirmeye çalışan kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında olmalıdır.
Cebirle, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse, fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır.
Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.
Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, marketlerin kapılarını zorlayan esmer vatandaşların bulunduğunun görevlilere bildirimi ve eşgal tarifi üzerine, görevli polis memurları üç kişinin bulunduğu at arabasını dere sokak girişinde oldukları tespit ettikleri ve sanıklara kullandığı at arabasının durdurmaları ve at arabasından inmeleri istendiği, ancak, sanık ..."in kullandığı at arabasını görevlilere karşı sürmeye başladığı ve sanık ..."in arkasında bulunan diğer sanık ..."nın ata sopayla vururak aracın birden hızlanmasına sebebiyet verdiği ve at arabasını hızlı sürüldüğü sırada, görevli polis memuru ..."un at arabasını durdurmak istediği, ancak, at arabası hızlanınca arabayı durduramadığı ve arabaya asılı kaldığı ve yaklaşık 200 metre kadar ..."un bu şekilde at arabasıyla sürüklendiğini, daha sonra at arabasının .. sokak"a girişinde park halinde bir araca çarparak devrildiğini, sanıklardan ..."nın kaçtığını, diğer ikisi ... ve..."ın yakalandığını ve haklarında yasal işlem yapılmak üzere karakola götürüldükleri şeklinde gerçekleşen eylemde,
Sanık ... at arabasını kullandığı ve diğer sanık ..."da kaçmak amacıyla ata sopayla vurarak aracın hızlanmasına sebebiyet verdikleri ve direnme suçunu fikir ve eylem birliği içinde birlikte işledikleri konusunda bir kuşku bulunmamaktadır. Her ne kadar sanıklar kaçmak amacıyla hareket etmiş ve doğrudan polis memuru ..."a yönelik bir etkili eylemde bulunmamış olsalar bile, araçtan inmeleri konusunda uyarılan sanıkların araçtan inmeyerek at arabasını sürmek ve ata sopayla vurarak hızlanmak suretiyle kaçtıkları sırada, at arabasını durdurmak isteyen görevli polis memuru .."u yaklaşık 200 metre sürükleyen sanıkların eylemlerinin müştekiye kasten yaralama suçunu oluşturduğu konusunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.
Müşteki kısa bir süre sürüklenmemiştir. 200 metre araca asılı olarak sürüklenmiş sanıklar bu durumu gördükleri halde müştekiye yönelik eylemlerini kendi iradeleriyle sona erdirmemişlerdir. Suça konu at arabası ..sokak"a girişinde park halinde bir araca çarparak devrildiğini ve müştekinin, ancak, o şekilde araçtan kurtulduğu dosya kapsamından anlaşılması karşısında, sanıkların eylemleri bir bütün olarak ele alındığında, sanıkların yakalanmamak ve kaçmak düşüncesiyle hareket ederek görevli memura yönelik kasten etkili eylemde bulundukları ve at arabasını hızla sürerek etkili eylemde bulundukları ve sanıkların, görevli memurun haklarında yasal işlem yapmasını engellemek amacıyla hareket ederek eylemi gerçekleştirdiklerinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla sanıkların fikir ve eylem birliği içinde işledikleri ve TCK 265/1. maddesinde yazılı görevli memura etkin direnme suçunun cebir öğesinin oluştuğu gözönüne alınmalıdır. Bu nedenle, Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 22/10/2014 gün ve 2013/5583 esas, 2014/10033 karar sayılı bozma kararının kaldırılarak, .. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/12/2010 tarih ve 2010/136 esas ve 2010/757 karar sayılı ilamının temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 265/1. maddesi yerine 3. fıkranın yazılması mahallinde düzeltilebilir nitelikte maddi hata olduğu şeklinde eleştirilerek hükmün onanmasına karar verilmesi istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
Sonuç ve istem : Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre;
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 22/10/2014 gün ve 2013/5583 Esas, 2014/10033 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
... Asliye Ceza Mahkemesinin 09/12/2010 tarih ve 2010/136 Esas ve 2010/757 K sayılı ilamının temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 265/1. maddesi yerine 3 fıkranın yazılması mahallinde düzeltilebilir nitelikte maddi hata olduğu şeklinde eleştirilerek hükmün ONANMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine,
Karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, görevi yaptırmamak için direnme suçundan, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulmasına dair, Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin 22.10.2014 tarih 2013/5583 esas, 2014/10033 sayılı kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin 22/10/2014 gün ve 2013/5583 Esas, 2014/10033 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09/12/2010 gün ve 2010/136 esas, 2010/757 karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Eleştiri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun yürürlüğe girdiği 2005 yılından sonra suç ve cezalarda içtima sisteminin terk edildiği, buna rağmen mahkemece iki ayrı suçtan verilen cezaların içtima edilerek tekerrüre esas alınması karşısında, infaz aşamasında en ağır olan ilamın tekerrüre esas alınmasının mümkün görüldüğü,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
a- Temel cezanın belirlenmesi sırasında TCK 265. maddesinin 1. fıkrası yerine 3. fıkrasının yazılması,
b- 5237 sayılı TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihinden itibaren uygulanamayacağı gözetilmeksizin altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesindeki hakların tümünü koşullu salıverilmeye kadar kullanmaktan mahrum bırakmaya hükmedilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,
a- Hüküm fıkrasının 1.paragrafında yer alan "" TCK 265/3. madde "" ibaresinin çıkarılması ve yerine "" TCK" nın 265/1. maddesi "" ibaresinin eklenmesi,
b- Hüküm fıkrasında yer alan hak yoksunluklarına ilişkin bölümün çıkarılarak yerine “5237 sayılı TCK"nın 53/3. maddesine göre 53/1-c. maddesinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili haklarından koşullu salıverilme tarihine, 53/1. maddesinde yazılı diğer haklardan 53/2. maddesi gereğince hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.04.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.