17. Hukuk Dairesi 2014/22276 E. , 2015/2976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacı vekili davalılar ... ve ..."ün müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında icra takibi yaptıklarını, ancak borçlu ..."in alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisi tarafından ....nden satın aldığı taşınmazı davalı ..."e sattığını öne sürerek yapılan satışın iptalini bu kabul edilmediği takdirde 150.000.00 TL tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında taşınmazın dava dışı kişilere satılmış olması nedeniyle talebini davalılar ... ve şirketten 150.000.00 TL tazminat istemine dönüştürmüştür.
Davalılar ... ve .... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar satışın muvazaalı olduğunu bildirmişlerdir.
Mahkemece muvazaanın kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece muvazaanın kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
İİK.nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Yine aynı yasanın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.
Somut olayda davacı vekili borçlu davalı ..."in parasını ödeyerek davalı .... Şirketinden satın aldığı taşınmazı kendisi adına tescil ettirmeden davalılardan ..."e sattığını, onunda taşınmazı tekrar davalı şirkete iade ederek parasını aldığını öne sürerek 150.000.00 TL tazminatın davalı şirket ile diğer davalı ..."ten tahsilini talep etmiştir. Dosya içeriğinden de borçlu davalı ..."in 92.620.65 TL ödeyerek davalı şirketten bir adet daireyi haricen satın aldığı, bu dairenin borçlu ... tarafından dairenin satışından kalan 10.000.00 TL borcun üstlenmesi karşılığında 3. kişi konumundaki davalı ..."e satıldığı, ..."in daireyi davalı şirkete iade ederek karşılığında 102.620.65 TL aldığı, bu dairenin daha sonra tapuda dava dışı başka kişilere satıldığı, dosyaya sunulan belgelerden davalı ..."in taşınmazı borçludan alacağına karşılık devir aldığı anlaşılmıştır. Böylece borçlu davalının mamelekinde 92.620.65 TL tutarında bir eksilme olurken 3. kişi davalı ..."in mamelekinde bu miktarda artış meydana gelmiştir. Bu nedenle bu işlemin İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde belirtilen tasarruf işlemi olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece 3. kişi konumundaki davalının borçlu davalıdan olan alacağı nedeniyle aralarında ticari bir ilişki olmakla davalı ..."in borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının karar yerinde tartışılması, tarafların toplanan ve toplanacak olan tüm delillerinin değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.