
Esas No: 2012/5131
Karar No: 2012/11470
Karar Tarihi: 30.11.2012
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/5131 Esas 2012/11470 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Araklı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.03.2012 gün ve 254/316 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tespit harici bırakıldığını, vekil edeni tarafından kendi imkanlarıyla taşların temizlendiğini, kültür arazisi haline getirildiğini, 20 yılı aşkın bir süreden beri zilyet ve tasarrufunda bulundurduğunu açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... temsilcisi, dava konusu yerin mera olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle 99.983,58 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 999, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Toplanan deliller karşısında taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya yoluyla edinilmesi konusunda duraksama söz konusudur. Dava konusu taşınmaz Mardin Kadastro Müdürlüğünün 17.1.2011 tarih 150/28 sayılı karşılık yazılarına göre, 1962 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakılan yer olduğu belirlenmiştir. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Tescili istenen yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının belirlenmesi ve çifte tapunun önlenmesi açısından teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek durumun Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, tapuda kayıtlı yerlerden ise dayanak belgeler getirtilerek dosya arasına konulması, davanın açıldığı 06.04.2010 tarihinden geriye doğru en az 20 – 30 yıl öncesine ait 1984 tarihli hava fotoğrafı dışında fotoğraf bulunmadığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığından ve 1984 tarihli hava fotoğrafının da denetim bakımından dosyada olmadığı gözetilerek dava konusu yere ait 1980 – 1990 yılları arasında düzenlenen yöreye ilişkin topoğrafik haritanın bulunduğu yerden, 1984 tarihli hava fotoğrafının ise, yöntemine uygun bir biçimde Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulması, davalı köy tüzel kişiliği dava konusu yerin mera olduğunu ileri sürdüğünden Araklı köyüne ait kadim ve tahsisli mera kayıtlarının olup olmadığının İlçe, İl Özel İdare Müdürlüğü ile Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulması, kadim ve tahsisli meralara ait haritalar ile tapu ve vergi kayıtları getirtilerek dosya arasına konulması, bundan ayrı teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek tesciline karar verilen taşınmaz ve çevresini kapsayan komşu kadastro parsellerini de gösteren birleşik paftanın Kadastro Müdürlüğünden istenmesi, dosyayla birleştirilmesi, uyuşmazlığın meraya ilişkin olduğu gözetilerek meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından yöreyi iyi bilen yaşlı yerel bilirkişilerin mahkemece yöntemine uygun bir biçimde belirlenmesi, aynı biçimde yaşlı tanıklarını belirleyip mahkemeye sunmaları için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince, keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, davacının hangi tarihte taşınmazın imar ve ihyasına başladığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüğü ve hangi tarihte imar ve ihyanın tamamlandığı konularında yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurularak belirlenmesi, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tespit tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması, daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek yukarıdaki açıklamalar da gözönünde tutularak kendilerinden gerekçeli, denetime açık, karşılaştırmalı rapor istenmesi, bir önceki bilirkişinin raporundaki gerekçeler de eleştirilerek aynı konuda görüşünün ortaya konulmasının istenilmesi, kadim ve tahsisli meralara ait kayıt ve belgeler ile haritanın zemine uygulanması, dava konusu yerin tahsisli ve kadim mera kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, bu kayıtlar kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde kadim mera araştırmasının yapılması, bu konuda yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına başvurulması, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu taktirde aykırılığın HMK. nun 261. maddesi uyarınca giderilmesi, getirtilecek birleşik paftaya göre, dava konusu yere komşu kadastro parsellerinin olması halinde bu parsellere ait kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında uygulanan tapu ve vergi kayıtları da getirtilerek dosyaya eklenmesi ve yukarıda açıklandığı biçimde teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla uygulanması gerekmektedir.
1984 tarihli hava fotoğrafı ile topoğrafik haritanın üç jeodezi ve fotoğrametri uzmanından oluşan mühendisler aracılığıyla keşif yerinde uygulanması, hava fotoğrafı ile topoğrafik haritaya göre taşınmazın hangi tarihte imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiği veya ne durumda bulunduğu konusunda inceleme ve araştırmanın yapılması, hava fotoğrafının stereoskopik aletle ve üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, taşınmazın mera niteliğinde bulunup bulunmadığı, kültür arazisi olarak hangi tarihten itibaren kullanılmaya başlandığı, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında uzman bilirkişilerden gerekçeli, Yargıtay ve tarafların denetimine açık, önceki raporla karşılaştırmalı rapor istenmesi, dava konusu yerin yaklaşık 100 dönüm civarında olduğu gözetilerek yukarıda açıklanan tüm hususların hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması, taşınmaz ve çevresinin yakın plan panaromik fotoğrafları, bilirkişi tayin edilecek bir fotoğrafçı aracılığıyla çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi gereğince yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkün bulunduğu halde, bu kadar büyüklükteki yerin sadece bir yerel bilirkişi ve dinlenen iki tanığın yetersiz beyanlarına dayanılarak kabulü yönünde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 30.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.