22. Hukuk Dairesi 2016/7965 E. , 2019/5585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işçinin iş akdinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, fazla mesai ücretine yönelik talebin kabulüne fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, taraflar vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre; davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretinin hesap yöntemi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
a)Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda davalı tarafça davacının yapmış olduğu fazla mesailer karşılığında bir kısım izin belgeleri sunulduğu görülmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda söz konusu belgelere yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu halde Mahkemece izin formlarının değerlendirilmesine yönelik gerekirse ek rapor alınmak sureti ile çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
b)Ara dinlenmesi 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre 4 saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az 15 dakika, 4 saatten fazla ve 7,5 saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük 7,5 saati aşan çalışmalar bakımından ise en az 1 saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada 7,5 saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 63. maddesi hükmüne göre günlük çalışma süresi 11 saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği 7,5 saati aşan çalışmalar yönünden en az 1 saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok 11 saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde 11 saate kadar olan çalışmalar için ara dinlenmesi en az 1 saat, 11 saat ve daha fazla çalışmalarda ise en az 1,5 saat olarak verilmelidir.
Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanığının beyanı doğrultusunda 45 dakika ara dinlenmesi günde iki kez de 15 dakika mola verildiğinin kabulü ile hesaplama yapılmış ise de, söz konusu tanığın davalı ile husumetli olduğunun anlaşılması karşısında davacının 1 saat yemek molası ile günde iki kez 15 dakika mola verdiğinin kabulü ile gerekirse ek rapor almak sureti ile çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yine Mahkemece davacının cumartesi günleri 08.30-13.30 saatleri arası çalıştığı kabul edilmesine rağmen ara dinlenme süresinin 15 dakika olduğu kabul edilerek karar verilmiştir. Çalışma süresinin günlük 4 saatten fazla olduğunun anlaşılması karşısında davacının cumartesi günleri çalışması karşılığında yarım saat ara dinlenme süresi bulunduğunun düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
c)Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na göre süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def"ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def"i dikkate alınmaz.
Somut olayda ıslah dilekçesi davalı tarafa 30.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça süresi içerisinde 07.12.2015 havale tarihli dilekçe ile ıslaha karşı zamanaşımı def"i ileri sürülmüştür. Bu durumda, davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def"i değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin ıslah dilekçesine karşı süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def"i değerlendirilmeksizin hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.