2. Hukuk Dairesi 2020/365 E. , 2020/1542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Şerhi Konulması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-14.5.2019 tarih, 2018/512 esas ve 2019/370 karar sayılı hüküm yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Davacı kadın tarafından açılan aile konutu şerhi konulması davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2016/22944 esas ve 2018/3621 karar sayılı ilamı ile davanın hukuki yarar bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilip kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunması nedeniyle karar bozulmuştur. Mahalli mahkemece bozma sonrası verilen kararda dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu yönündeki kararın temyiz edilmeyerek 11/08/2016 tarihinde kesinleştiğini, karar kesinleştikten sonra davalı vekilinin temyiz dilekçesi verdiğini, temyiz dilekçesinin reddi gerekirken sehven dosyanın dairemize gönderildiğini, karar verilecek bir husus bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına ve davalı erkek yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiş, davacı kadının tavzih talebinde bulunması üzerine 19/09/2019 tarihli karar ile 14/05/2019 tarihli asıl kararın, davalı erkek yararına hükmedilmiş maktu vekalet ücretine ilişkin 4. bendinin hükümden çıkartılmasına karar verilmiştir. Dava; aile konutu şerhi konulması (TMK m.194) isteğine ilişkin olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe girdikten sonra 27/08/2015 tarihinde açılmıştır. Aile konutu şerhi
konulması talebine ilişkin davalar çekişmesiz yargı işlerinden olmayıp mahalli mahkemenin, karar gerekçesinde belirtildiğinin aksine ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmamaktadır. Dairemizin bu bozma kararı ile ilk verilen hüküm tüm yönleri bakımından tamamen ortadan kalkmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediğinin kabulü gerekir. Bu bağlamda mahkemece, direnme kararı da verilmediğinden, bozmaya uygun hüküm kurulmaması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-19/09/2019 tarihli tavzih kararı yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 305-306. maddeleri bir hükmün yeterince açık olmaması veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceklerini düzenlenmiştir.
Taraflara mahkeme kararıyla yüklenen yükümlülükler, tashih veya tavzih yoluyla değiştirilemez. Zira tashihte, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile benzeri açık hatalar düzeltilebilir (HMK m.304). Mahkemece gerek kısa kararda gerekse buna uygun düzenlenen gerekçeli kararda davalı erkek lehine 2.725,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olup, tavzihle hükmün değiştirilmesi mümkün bulunmamaktadır. O halde mahkemce davacı kadın vekilinin vekalet ücretine yönelik tavzih tabinin reddine karar verilmesi gerekirken, tavzih talebinin kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı kadının tavzih talebinin kabulüne ilişkin 19/09/2019 tarihli mahkeme kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.02.2020 (Salı)