8. Ceza Dairesi 2019/27999 E. , 2020/17310 K.
"İçtihat Metni"
İftira suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/04/2018 tarihli ve 2018/5179 soruşturma, 2018/9436 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair mercii Eskişehir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/05/2018 tarihli ve 2018/3027 değişik iş sayılı kararını kapsayan onaylı dosyası ile ilgili olarak;
Dosya aslının, Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/10/2017 tarihli ve 2017/48 esas, 2017/277 sayılı kararı ekinde istinaf incelemesi amacıyla Ankara Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş olduğu anlaşıldığından, onaylı dosya sureti üzerinden yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, şüphelinin müşteki ... ... hakkında asılsız isnatlarda bulunarak, silahlı terör örgütü üyesi olduğundan bahisle iftira suçunu işlediği iddiası ile soruşturmaya başlanıldığı, dosyada sureti mevcut olan ve müşteki hakkında yargılamanın yapıldığı Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/10/2017 tarihli ve 2017/48 esas, 2017/277 sayılı kararı ile; "... Sanığın iddianame ve dosya kapsamındaki eylemlerinin, terör örgütü üyeliği için zorunlu kriterler olan hiyerarşik bağ içerisinde, çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk kriterlerini taşımaması, başkaca eylemlerinin de tespit edilememesi nedeniyle sanığın atılı suçu işlediği sabit olmadığından 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine" şeklindeki gerekçe ile karar verildiği ve anılan kararın 06/11/2017 tarihinde kesinleştiği, anılan dosyada mevcut olan ve şüpheli tarafından sunulduğu anlaşılan ihbar evrakı ve beyanlarının olduğu, anılan Mahkeme kararı ile iddia olunan eylemlerin terör örgütü üyeliği için zorunlu kriterleri taşımadığının kabul edildiği de anlaşılmakla, şüphelinin eylemine ilişkin dellilerin takdir ve değerlendirmesinin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeksizin, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.11.2019 gün ve 2018/16028 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.12.2019 gün ve KYB/2019-121401 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Müşteki ... ... vekili tarafından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan dilekçe ile müştekinin alınan ifadesinde özetle, Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü"nde profesör ünvanı ile öğretim üyesi olarak görev yaptığını, ... isimli kişinin de öğrencisi olduğunu, başarısız bir öğrenci olduğu ve yeterlilik sınavında başarılı olamadığı için şahsına karşı husumet beslediğini, okul içerisindeki olumsuz davranışlarından dolayı kendisi hakkında soruşturma başlatınca Eskişehir Emniyet Müdürlüğü ve Eskişehir Valiliğine göndermiş olduğu ihbar dilekçeleriyle kendisi ve bir çok akademisyen hakkında ... isimli terör örgütü üyesi olduğunu iddia ederek bir çok kez ihbarda bulunduğunu, ayrıca silahlı terör örgütü üyeliği suçu nedeniyle yargılandığı Eskişehir 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/48 esas ve 2017/277 sayılı dosyasında aleyhine tanıklık yaptığını,kovuşturma sonucunda beraat ettiğini, bu kararın kesinleştiğini, yargılama sürecinde yaklaşık 5,5 ay süresince tutuklu kaldığını, kendisi hakkında asılsız iddialarda bulunan şüpheli hakkında şikayetçi olduğunu belirterek şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, “... şüpheli ..."ın beyan ve ihbarlarının gerek müşteki hakkında yürütülen idari soruşturmada gerekse de adli soruşturma ve yargılama sürecinde delil olarak değerlendirildiği, müşteki hakkında iddianame düzenlendiği ve iddianamede sadece ihbarın değil, başka delillere de yer verildiği, 5237 Sayılı TCK"nın 267. Maddesinde düzenlenen iftira suçunun oluşabilmesi için yetkili makamlara ihbar yada şikayette bulunarak yada basın ve yayın yoluyla işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasının yada idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnad edilmesinin gerekli görüldüğü, somut olayda şüphelinin müracatlarının anayasanın 74. Maddesinde düzenlenen dilekçe ve şikayet hakkı ile 5271 Sayılı CMK"nın 158. Maddesinde düzenlenen ihbar ve şikayet hakkı kapsamında olduğu, şüphelinin müştekiye iftira etme kastıyla hareket ettiğine dair müştekinin iddiasının dışında herhangi bir delil bulunmadığı, şikayet ve dilekçe hakkı kullanmasının 5237 Sayılı TCK"nın 267. Maddesinde düzenlenen iftira suçunu oluşturmayacağı, böyle bir düşünce ve yorumun Anayasamızın 36. Maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetinin kullanılmasının bir gereği olduğu, yine iddianamede sadece şüphelinin beyanının tek delil olarak dayanak noktası olmadığı, her ne kadar yargılama neticesinde müşteki beraat etse de bunun delil yetersizliğine bağlı olarak da gerçekleşmiş olabileceği, iftira suçu açısından hareket noktasının suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye ihbar veya şikayet suretiyle suç isnad edilip edilmediğinin olduğu, (CGK 22/03/2005 - 17/33 sayılı kararı) dosya kapsamı toplanan deliller ele alındığında iftira suçu açısından dava açmaya yeter delil elde edilemediği” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve verilen bu karara karşı yapılan itirazın, mercii tarafından reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2.kitabında, Cumhuriyet Savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK.nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet Savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet Savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.
Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet Savcısının kamu davası açmasını gerektirir ki bu kabul, lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir.
İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği; somut olayda, şüphelinin söz konusu ihbarlarında maddi vakıa ve makul şüpheye dayandığı,nitekim terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan şüpheli hakkında mahkemece verilen beraat kararının gerekçesinde “ İhbarlar ve tanık beyanları nedeniyle sanığın ... silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddia edilmiş ise de, örgütün legal alandan çıkıp illegal alana kaydığının herkes tarafından görülmeye başlandığı 2013 yılı sonrasında sanığın örgüt ile irtibatını gösterecek somut delil ve eylemlerinin bulunmadığı, bankasyaya para yatırmaması, bylock olmaması, örgüt lehine sosyal paylaşımlarının olmamasının bu hususu desteklediği, evinde örgüt elebaşı
... ..."in yazarı olduğu kitap ele geçmiş ise de, örgüte sempati duymak, örgütün amaçlarını, ideolojisini, değerlerini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemlerin silahlı terör örgütü üyeliği için yeterli olmadığı, örgüt üyeliğinin örgüte katılıp bağlanarak hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi, örgüt ile organik bağ kurup örgütün faaliyetlerine katılmayı gerektirdiği, mevcut haliyle silahlı terör örgütü üyeliğinin sübuta ermediği, hiyerarşik ilişkinin belirlenemediği, sanığın hiyerarşik bağ içerisinde çeşitlilik, süreklilik, yoğunluk teşkil eden eylemlerinin bulunmadığı, örgüte bilerek ve isteyerek yardım niteliğinde herhangi bir eyleminin de bulunmadığı anlaşılmakla, sempati ve iltisak boyutunu aşan örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler tespit edilemediğinin vurgulandığı,bu durumda şüpheli ihbarlarının Anayasanın 74. maddesiyle de güvence altına alınan şikayet ve başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla; kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından bahisle bu karara yönelik itirazın reddine karar veren Eskişehir 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 28.05.2018 tarihli ve 2018/3027 Değişik İş sayılı Kararı usul ve kanuna uygun bulunmuştur.
Adalet Bakanlığı"nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen ihbarname içeriği, açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 21.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi