Esas No: 2015/4532
Karar No: 2021/212
Karar Tarihi: 01.02.2021
Danıştay 10. Daire 2015/4532 Esas 2021/212 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/4532
Karar No : 2021/212
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ: Huk. Müş. …
2- … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idarelerce 11/10/2009 tarihinde yapılan Lisanslı Harita Kadastro Büroları sınavında başarılı olup büro açmaya hak kazanan davacı tarafından, anılan sınavın yargı yerince iptal edilmiş olması nedeniyle, hem hatalı sınav yapılması işlemi hem de mahkeme kararı üzerine lisanslı harita ve kadastro bürolarının faaliyetlerinin 29/03/2013 tarihi itibarıyla sona erdirilmesine ilişkin 28/03/2013 tarihli Lisanslı Büro Komisyonu kararı üzerine 29/03/2013 tarihi ile 20/04/2014 tarihi arasında işsiz kaldığından bahisle bu süreçte uğranıldığı ileri sürülen 30.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; davanın, 11/09/2009 yapılan sınavdaki hukuka aykırılık nedeniyle tazminat ödenmesi talebine ilişkin kısmı incelendiğinde; söz konusu sınava katılan başka bir kişi tarafından Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Sınavının tamamının iptali isteğiyle açılan dava sonucunda … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, sınava ilişkin kılavuzun ilgili maddesinde 1 yanlış cevabın 0,25 doğru cevabı iptal edeceğinin düzenlenmesine karşın sınav kitapçığında yanlış cevapların doğru cevapları etkilemeyeceğinin kurala bağlanmasının adaylar arasında adaletsizlik yaratacağı gerekçesiyle sınavın iptaline karar verildiği, dolayısıyla sınavda yapılan hukuka aykırılığı davacının, en son anılan yargı kararının uygulanması amacıyla tesis edilen 09/05/2011 tarihli Lisanslı Büro Komisyonu kararına karşı açtığı davada …. İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı temyiz ettiği 2012/Temmuz ayında öğrendiğinin kabulü gerekmekte olup, bu tarihten itibaren 60 gün içinde ya doğrudan ya da idareye başvurarak kalan dava açma süresi içinde dava açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra 28/03/2014 ve 28/04/2014 tarihli başvuruların reddi üzerine açtığı davanın bu kısmı yönünden tazminat talebinin süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağının bulunmadığı, davanın, davacı tarafından lisanslı harita ve kadastro bürolarının faaliyetlerinin 29/03/2013 tarihi itibariyle sona erdirilmesine ilişkin 28/03/2013 tarihli Lisanslı Büro Komisyonu kararı nedeniyle 29/03/2013 tarihi ile 20/04/2014 tarihi arasında işsiz kaldığı ileri sürülerek uğranılan zarara karşılık talep edilen tazminat talebinin ise hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanarak iptal edilen bir idari işlemin, hiç tesis edilmemiş gibi tüm sonuçları ile birlikte hukuk dünyasında ortadan kalkacağı idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu, davacı tarafından, lisanslı harita ve kadastro bürolarının faaliyetlerinin 29/03/2013 tarihi itibariyle sona erdirilmesine ilişkin 28/03/2013 tarihli Lisanslı Büro Komisyonu kararına karşı açılan davanın … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği, dolayısıyla söz konusu işlemin hukuka uygunluğunun saptandığı gibi idarelerce maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikteki yargı kararlarının, aynen ve gecikmesizin uygulanması gerekli olduğu ve yargı kararı ile iptal edilen sınava dayanarak elde edilen hakların kazanılmış hak oluşturmayacağı göz önüne alındığında, davacının hukuka aykırı işlem nedeniyle oluşan bir zararının varlığından söz edilemeyeceği ve tazminat talebinin hukuki dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın sınavın iptal edilmiş olması nedeniyle oluştuğu iddia edilen zarara ilişkin tazminat talebi yönünden süre aşımı nedeniyle, lisanslı harita ve kadastro bürolarının faaliyetlerinin 29/03/2013 tarihi itibariyle sona erdirilmesine ilişkin işsiz kaldığı ileri sürülerek uğranılan zarara karşılık talep edilen tazminat talebi yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, uğranılan zararın mahkeme kararı nedeniyle iptal edilen sınav neticesinde değil kapatma kararı nedeniyle işini yapamaması ve kazanç elde edememesi sebebiyle ortaya çıktığı, davalı idarelerin sınav iptal kararını içeren mahkeme kararında sabit hale gelen ağır görev kusuru nedeniyle büroların kapatıldığı ve sınavı kazananların mağdur edilmiş olduğu, kendisince sınavın kazanılıp lisansın alınmasıyla birlikte büro açılıp tefriş edildiği, yine bu nedenle memuriyetten istifa edildiği, büro için istihdam yapıldığı, ancak lisans iptaliyle 3 yıl boyunca faal olan büronun kapatılarak işsiz kalındığı ayrıca işten çıkarılmak zorunda kalınan personelin kıdem tazminatlarının ödenmesiyle zararın derinleştiği ve tüm bunların nedeninin idarenin hatalı sınav uygulaması olduğu, dolayısıyla zarara sebep olan durumun mahkeme kararı değil idarenin hizmet kusuruna sebebiyet veren hatalı sınav uygulaması olduğu, manevi tazminatın süre yönünden reddi kararıyla ilgili olarak ise söz konusu tarihte bürolar açık olduğu için zararın ortaya henüz çıkmamış olduğu, zararın ortaya çıkış tarihinin ise idarenin kapatma tarihi olduğu, bu tarihten itibaren 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesi gereğince hakkın ihlaline sebep olan işleme yönelik 29/03/2013 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde idareye başvuru yapmış olduğu için Mahkeme kararının süre aşımına yönelik kısmının yasaya aykırı olduğu, büroların fiilen kapatılma tarihinden sonra diğer lisans sahipleri gibi kendisinin de derin bir endişe ve stres altında kaldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFI SAVUNMASI : Davalı idareler tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının onanması, vekalet ücretine ilişkin kısmının ise düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinde; "(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. " hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise; "(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından vekalet ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava, toplam 30.000,00 TL maddi ile 100.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat istemi nedeniyle nispi olarak hesaplanan 3.600,00 TL ve reddedilen manevi tazminat talebi nedeniyle maktu olarak belirlenen 1.500,00 TL olmak üzere toplam 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi veya tazminat talebinin reddedilmesi üzerine nispi olarak vekalet ücreti hesaplanması açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarife'nin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idareler lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda; reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre duruşmalı işlerde maktu olarak belirlenen 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat yönünden 3.600,00 TL ve reddedilen manevi tazminat talebi nedeniyle 1.500,00 TL olmak üzere toplam 5.100,00 TL avukatlık ücretinin " ibaresinin "3.600,00 TL'yi 1.500,00 TL, Toplam 5.100,00 TL'yi ise 3.000,00 TL" olarak düzeltilerek yazılması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının davanın esasına ilişkin temyiz isteminin reddine, reddedilen maddi tazminat yönünden aleyhine hükmedilen nispi vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA oy birliğiyle, hüküm fıkrasında yer alan, "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat talebi nedeniyle 3.600,00 TL ve reddedilen manevi tazminat talebi nedeniyle 1.500,00 TL olmak üzere toplam 5.100,00 TL avukatlık ücretinin " ibaresindeki "3.600,00 TL'nin 1.500,00 TL, 5.100,00 TL'nin ise 3.000,00 TL" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA oy çokluğuyla,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/02/2021 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına bu yönden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.