17. Hukuk Dairesi 2013/14426 E. , 2015/2902 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 17.02.2015 Salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği 29.5.2011 tarihinde meydana gelen kazada müvekkilinin desteği ..."ın hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eş için 20.000 TL, çocuk için 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili; kaza sırasında desteğin emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, olayda hatır taşıması söz konusu olduğundan indirim yapılması gerektiğini, müvekkilinin gerçek zarardan poliçe limiti ve sigortalının kusuru ile sınırlı sorumlu olduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kabulüne, davacı eş ... için 20.000 TL, çocuk ... için 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacıların desteği ...’ın, yolcu olarak bulunduğu davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı aracın neden olduğu tek taraflı kazada vefat ettiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Davalı sigorta şirketi vekili desteğin araçta yolcu olarak bulunması nedeniyle hatır taşıması ve emniyet kemeri kullanmaması nedeniyle müterafik kusuru olduğu iddiasında bulunmuştur.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK."nun 51 ve 52. maddeleri (BK.nun 43 ve 44) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, dava dışı sürücü ile desteğin arkadaş oldukları, kaza günü birlikte yolculuk ettikleri esnada kazanın meydana geldiği anlaşılmakta olup, yukarıda açıklandığı üzere mahkemece olayda hatır taşıması bulunup bulunmadığı dosya kapsamı itibariyle tartışılıp irdelenmiş değildir.
Hakim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
O halde mahkemece, hatır taşıması savunması üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK.’nun 43. maddesi (TBK."nun md.51) hükmünce tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı hususunun tartışılıp değerlendirilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Öte yandan, davalı vekili olayda desteğin müterafik kusurunun bulunduğunu da savunmuş olup, desteğin kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı, ölüm nedeninin kafa ve göğüs travması, göğüs içi organ yaralanması ve beyin kanaması olduğu sabittir. Buna göre, araçta yolcu olarak bulunan desteğin bizatihi trafik kazasının meydana gelmesinde kusuru yok ise de, kaza sırasında zararın meydana gelmesini önleyecek güvenlik tedbiri olan emniyet kemeri takmamış olmasının müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağının, buna göre BK."nun 44. maddesi (TBK. md. 52) uyarınca maddi tazminattan makul oranda hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin irdelenip tartışılması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... ."ye geri verilmesine, 17.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.