10. Hukuk Dairesi 2020/2466 E. , 2021/3040 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
...
Dava, Kurumca iptal edilen çalışmaların gerçek çalışma olduğunun tespitiyle ödenmeyen yaşlılık aylıklarının tahsili, aksi yöndeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı ..."nın , ... Avm"de bir kuaför dükkanının olduğunu, müvekkili davacı ..."nın 28/06/2014-06/12/2016 tarihleri arasında söz konusu işyerinde temizlik, getir-götür işleri ile çay verme işlerinde çalıştığını ve bunun sonucunda müvekkilinin 506 sayılı yasanın geçici 81 ve 1475 sayılı yasanın 14. maddesi gereği davalı işyerinden emeklilik nedeni ile ayrıldığını ve devamında davalı Sgk"na başvurarak emeklilik dilekçesi verdiğini ve müvekkiline ocak 2017 tarihinden itibaren emekli maaşı bağlandığını, müvekkiline Haziran 2018 dönemi emekli maaşının davalı kurumca kesilme sebebiyle ödenmediğini, müvekkilinin 26/06/2014-06/12/2016 tarihleri arasındaki davalı ..."ya ait işyerindeki çalışmalarının fiili çalışmaya dayalı olmaması gerekçesiyle emekli maaşının iptal edildiği ve kesilmiş olduğunu, ancak müvekkilinin söz konusu işyerindeki çalışmalarının gerçek ve fiili olduğunu, kurumca yapılan işlemin hukuka aykırı nitelik taşıdığını beyan ederek müvekkilinin iptal edilen söz konusu işyerindeki çalışmalarının geçerli olduğunun tespiti ile müvekkili davacının kesilen aylığının kesilme tarihinden itibaren tekrar başlatılması gerektiğinin tespiti ve tahakkuk ettirilen borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP
Davalı Sgk vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili Kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..."ya usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen söz konusu davalı tarafça davaya yönelik herhangi bir yazılı veya sözlü beyanda bulunulmamıştır.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince: "...Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ..."nın davalı ..."ya ait ... sicil numaralı işyerindeki 26/06/2014 - 06/12/2016 tarihleri arasındaki çalışmalarının fiili çalışmaya dayalı olup olmadığı ve buna bağlı olarak davalı kurumca davacının emekli maaşının kesilmesi ve davacıya tahakkuk ettirilen borç işleminin yerinde olup olmadığına ilişkin olup; davacı ..."ya 09.12.2016 tarihli tahsis talebine istinaden 01.01.2017 tarihinden itibaren davalı SGK tarafından yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak davalı denetmenlerince diğer davalı ..."ya ait S.Ü. ... Avm"de bulunan kuaför işletmesine yönelik gerçekleştirilen denetim sonucunda, denetmen ... tarafından hazırlanan 01.03.2018 tarihli rapora göre davacı ... adına sözkonusu işyerinden 26/06/2014-06/12/2016 tarihleri arası döneme ilişkin bildirilen hizmetlerin fiili çalışmaya dayalı olmadığının tespitinin yapıldığı ve bunun üzerine davacının almakta olduğu yaşlılık aylığının davalı kurumca kesilerek davacı adına borç tahakkuku yoluna gidildiği, her ne kadar taraflar arasındaki sorun kurum işleminin usul ve yasaya uygun olup olmadığı olarak gözükmekte ise de, dava da asıl çözülmesi gereken hususun davacı ..."nın 26/06/2014-06/12/2016 tarihleri arasında davalı ..."ya ait işyerinde çalışıp çalışmadığına, yani davacının sözkonusu yerde ve tarihler arasında hizmetinin olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, hizmet tespiti davalarında öncelikli olarak çalıştığı iddia edilen kişinin işveren ile arasındaki iş ilişkisinin ortaya konması gerektiği, dosya kapsamında davacının, davalı yanında iddia ettiği dönemlere ilişkin çalışmasına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, sigortalı hizmetinin tespiti davalarının özel bir duyarlılık gerektirdiği ve suistimallere açık olduğu düşüncesinden hareketle hüküm için sadece tanık beyanlarının yeterli olamayacağı, tanık beyanlarının diğer delillerle desteklenmesi gerektiği, yine davacının denetmene verdiği beyanları da dikkate alındığında davacının, davalıya ait işyerinde fiili çalışmasının tanık beyanları dışında herhangi bir delil ile de ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmış ve bu bağlamda Kurum tarafından yapılan işlemlerin yerinde olduğu anlaşılarak davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle, "davanın reddine" karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge adliye mahkemesince, Hakkında istinaf başvurusunda bulunulan İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili özetle, hizmet tespiti davalarında dosya kapsamında ortaya konulan vakıanın aydınlatılması, davacı ve davalı tarafından bildirilen tanıkların dinlenmesi, dinlenen bu tanıkların ayrıca dönem bordro ve komşu işyeri tanık vasfı taşıyıp taşımaması gibi özelliklerine bakılması, dinlenilen tanıkların SGK"dan hizmet döküm ve işe giriş bildirgelerinin getirilmesi ile beyanları ile kayıtları arasında çelişki bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, ayrıca resen tanık tespit edilip dinlenmesi, komşu işyeri sahip ve çalışanlarının beyanlarının alınması, işyerinin faal bir işyeri olup olmadığının tespiti ve bu kapsamda vergi dairesine işyerinin beyanname ve bildirge verip vermediği, işyeri ile ilgili çalışma ve tespit tutanakları ile yoklama fişlerinin getirtilerek denetlenmesi, işe giriş bildirgesinde davacının imzasının bulunup bulunmadığı, işe giriş bildirgesinin aynı yıl serilerinden olup olmadığıının tespiti, müfettiş denetimi yapılmış ise denetim dosyasının getirtilmesi, müfettiş tarafından dinlenilen kişilerin tekrar dinlenerek oluşan çelişkilerin giderilmesi için ayrıntılı araştırma yapılması,gerek görülmesi halinde keşif yapılması, işyerinin fiziki durumunun görülmesi, çalışmaya ilişkin yazılı ve görsel bilgilere değer verilmesi, işyerinin Selçuk Üniversitesi Kampüsü içerisinde olması sebebiyle kamera kayıtlarının ve giriş çıkış imzalarının ilgili yerlerden celbedilmesi, ceza davası açılıp açılmadığının araştırılması gerektiğini, mahkemece bu hususlara riayet edilmeden karar verildiğini, müvekkilinin davalı işveren yanında kuaför işyerinde yaptığı çalışmanın dosya kapsamı ile sabit olduğunu, mahkemece dinlenen tanık ..., ... ve ..."in çalışan sıfatı ile beyanda bulunduklarını ve davacının Gökkuşağı AVM de kuaför salonunda dava edilen dönemde temizlik ve çay işlerine baktığını beyan ettiklerini, bunun dışında üniversitede öğrenim gören tanıkların da davacının çalışmasını doğruladıklarını, SGK denetmeni tarafından dinlenen tanıkların da çağrılıp dinlendiklerini, bunlardan ..."un kuaför işyerinde çalışmadığını, davalının işlettiği markette çalıştığını, konuyla ilgisi olmayan kişinin dinlenerek hatalı işlem yapılmış olduğunu, denetmenin kuaför ile bağlantısı olmayan başka işyerlerinde çalışan kişileri dinleyerek haksız bir sigorta iptali yapmış olduğunu, işyerinin davalı ... adına kayıtlı olduğunu, ortağının bulunmadığını, ancak mahkemenin dava dışı ... ile bağlantı kurularak ret kararı vermesinin hakimin delillere göre karar vermediğinin göstergesi olduğunu öne sürerek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalı, çalışmanın geçtiği iddia edilen iş yerine dair düzenlenmiş Kurum müfettiş raporu ve dayanak belgeler varsa dosya içerisine getirtilmeli, yine çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerinden bildirimi bulunup iptal edilmeyen bordrolu tanıkların yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, ilgili işyerinin hangi tarihten itibaren faal olduğu ile çalışma ruhsatı alıp almadığı araştırılmalı, işyeri işvereninin vergi kayıtları irdelenerek çalışan sayısı tespit edilmeye çalışılmalı, komşu işyeri bodro tanıkları ve işverenleri tespit edilerek beyanlarına başvurulmak suretiyle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Somut olayda, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında davacının hizmetlerinin geçtiğini iddia ettiği berber işyerinin ve davacının dava konusu dönemde çalışmasının fiili olup olmadığının belirlenebilmesi için mahkemece; resen araştırma ilkesi gereğince, çalışmanın geçtiği iddia edilen dava konusu dönemde işyerinden bildirimi bulunup iptal edilmeyen diğer bordrolu tanıkların beyanlarına başvurulmalı, davacı ve müfettiş raporunda ifadesi bulunan sigortalılığı iptal edilen şahısların beyanlarındaki çelişkiler giderilmeli, davacının çalışmasını bilebilecek, çalışmasının geçtiği iddia edilen işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinin sahipleri ve iş yeri çalışanları, zabıta marifetiyle tespit edilerek, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sigortalılığı iptal edilen çok sayıda kişinin varlığı karşısında işyerinin dava konusu dönemde fiili olarak faaliyette olup olmadığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliğine göre çok sayıda işçinin işyerinde çalışabilme durumu, eylemli çalışmanın var olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.