20. Hukuk Dairesi 2013/7541 E. , 2014/5410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... İli, ... ... Köyü, 123 ada 10 parsel sayılı 3117.86 m2 yüzölçümlü taşınmaz, tapu kaydına dayanarak ve 120 ada 9 parsel sayılı 961.31 m2 yüzölçümlü taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, tarla niteliğiyle davalı ... adına; 123 ada 1 parsel sayılı 1803,97 m2 ve 111 ada 19 parsel sayılı 2445,96 m2 yüzölçümlü taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle birleşen dosya davalısı ... adına; 123 ada 22 parsel sayılı 1040,02 m2, 123 ada 13 parsel sayılı 1302,88 m2 ve 123 ada 4 parsel sayılı 2959,62 m2 yüzölçümlü taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ve tarla niteliğiyle birleşen dosya davalısı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, 123 ada 10 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, orman olan kısmının tesbitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Orman Yönetiminin, 120 ada 9 parsel sayılı taşınmaza karşı aynı iddia ile açılan davada bu dosya ile birleştirme kararı verilerek, yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davaların reddine, 123 ada 10 ve 120 ada 9 sayılı parsellerin tesbit gibi tesciline karar verilmiş; davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/05/2010 gün ve 2010/6858 - 7225 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Orman Yönetimi, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında orman parseli olarak tesbit gören taşınmazların bitişiğinde ya da yakınında olan bir çok taşınmazın geniş yüzölçümlü orman parselinin devamı olduğu ve orman niteliğinde bulunduğu gerekçesi ile dava açmıştır.
Mahkemece; eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanması sonucu verilen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz memleket haritasında orman olarak gözükmekte ise de memleket haritasının yapımına esas olan hava fotoğraflarında orman sayılmayan alan olduğu bildirilmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmişse de;
Aynı gün temyiz incelemesi yapılan ... Kadastro Mahkemesinin 2008/125, 133, 143, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 173, 174, 177, 180, 181, 184, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 200, 205, 215, 221, 225, 240 ve 243 Esas sayılı dava dosyalarında dava konusu edilen bir çok parselin hükme dayanak yapılan bilirkişi raporlarına ekli hava fotoğraflarında parsellerin yeri kadastro paftasındaki yerine uymayacak ve denetime olanak tanımayacak biçimde nokta şeklinde işaretlendiği görülmektedir. Bu hali ile bilirkişi raporu yetersizdir. Yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, dava konusu parsel ve komşu bulunan tüm parsellerin Orman Yönetimi tarafından aynı nedenle dava konusu edildiğinden, dava konusu parseli geniş çevresi ile bir arada gösteren fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro paftasının fotokopi örneği kadastro müdürlüğünden istenmeli, birbirlerine yakın ya da komşu olan parsellerin keşiflerinin birlikte yapılması gerektiği düşünülmeli, bundan sonra mahkemece; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; taşınmazları çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, komşu parseller birlikte değerlendirilmeli, taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklık olup olmadığı incelenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, asıl ve birleşen davalara konu 123 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, tesbit gibi tesciline; 120 ada 9 parsel sayılı taşınmaz yönünden kabulüne, kadastro tesbitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tesbit ve tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, Orman Yönetimi vekilince 123 ada 10 sayılı parsele yönelik olarak temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05//03/2012 gün ve 2012/52-3057 sayılı kararı ile ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece uyulan bozma ilâmı doğrultusunda işlem yapılarak bozma sonrası yapılan keşif ve uzman orman bilirkişinin resmî belgelere dayalı olarak yaptığı inceleme sonucu alınan raporda, dava konusu taşınmazlardan 120 ada 9 ve 123 ada 10 sayılı parsel taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmasına karşın, mahkemece bozma öncesi raporla bozma sonrası alınan rapor arasındaki çelişki gerekçe gösterilerek yeni bir keşif ve inceleme yapılmaksızın dava dosyası üzerinden bir inceleme yapılmak üzere re"sen yeniden orman bilirkişi seçilerek ek rapor alınmış, dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan ek raporda; çekişmeli 120 ada 9 sayılı parselin orman sayılan, 123 ada 10 sayılı parselin orman sayılmayan yerlerden olduğunun sapanması üzerine, ek rapor esas alınarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Oysa; ek rapor, ancak keşif sonucu hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarının açıklattırılmasına yönelik olarak mümkündür. Kaldı ki; hükmüne uyulan bozma nedeniyle bozma öncesi raporlar artık usûl ve kanuna aykırı ve yetersiz bulunduğundan hukukî bir geçerliliği yoktur. Bu nedenle, bozma öncesi alınan ve bozma sonrası alınan raporların birbirlerine aykırılığı nedeniyle oluşan bir çelişkiden artık sözedilemez. Dava dosyası içinde bulunan ve hükme esas alınan keşif sonucu oluşan orman bilirkişi raporu ile mahkemenin re"sen orman bilirkişi seçerek dosya üzerinden aldırtılan ek rapor dahi birbiriyle çelişmiş olup dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan ve birbiriyle çelişen raporlara dayanılarak karar verilemez.
Bu nedenle; orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanları belirlenmiştir. Mahkemece, en eski tarihli 1950"li yıllara ait ve yeni tarihli 1980-1990"lı yıllara ait memleket haritaları ile bu memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası
ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek ve ayrıca bozma öncesi kesinleşen usûli haklarda dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ... Yönetimi tarafından aynı iddia ile 111 ada 19, 123 ada 1, 4, 13 ve 22 sayılı parsellere karşı açılan davalarda bu dosya ile birleştirme kararı verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, 111 ada 19, 123 ada 1, 4, 10, 13 ve 22 parsel numaralı taşınmazların tesbit gibi tapuya tesciline, 120 ada 9 parsel sayılı taşınmazın mahkemelerinin 30/05/2011 tarihli kararı ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmesi ve kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi sonucunda bu parsel hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından 111 ada 19, 123 ada 1, 4, 10, 13 ve 22 sayılı parsellere yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 20/06/2008 - 21/07/2008 tarihleri arasında ilân edilen orman ve 28/10/2008 - 26/11/2008 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 12/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.