3. Hukuk Dairesi 2013/6599 E. , 2013/9319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen su abonelik sözleşmesinin kurulması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dilekçesinde, ikamet ettiği meskenin bulunduğu apartman yöneticisinin 12 nolu dairenin su aboneliği için mahkemeye başvurduğunu, aldığı tedbir kararı ile ..."ye başvurduğunda kurum memurları tarafından "kanalizasyon vizeniz varsa diğer apartman sakinleri de ayrı ayrı mahkemeye başvurmaları gerekmiyor, sizin tedbir kararınızla onlarda abone olurlar" denildiğini, bu söz üzerine abonelik için başvurduklarını ve aboneliklerinin yapıldığını, bir kaç hafta sonra ..."den ""yapılan incelemede mahkeme kararınız bulunmamaktadır. Yedi gün içerisinde mahkeme kararı gelmediği takdirde aboneliğiniz iptal edilecek, sayacınız sökülecektir"" şeklinde yazı geldiğini, bu durumda şu anki aboneliğinin iptal edilmemesi için tedbir kararı almaları gerektiğini belirterek, öncelikle tedbir kararı verilerek su akışının sağlanmasına, dava sonunda ise sürekli abonelik sözleşmesi yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davacının konutunun bulunduğu adreste inşaat aboneliği yapılmış olup davacı iskana müracaat yazısı, kanal vizesi ve statik raporunu idareye ibraz edemediğinden abonelik işlemi yapılamadığını, davacı tarafa ferdi abonelik tesisi mümkün olmadığı gibi geçici abonelik verilmesinin de mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının davalı kuruma kanal katılım ve şebeke hissesi bedeli olarak toplam 253,44 TL borçtan sorumlu olduğunun, bunu aşan kısımdan sorumlu olmadığının tespitine, belirtilen bedelin ödenmesi halinde taraflar arasında su aboneliği sözleşmesinin yapılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının meskenine ferdi su aboneliğinin tesisine ilişkindir.
3194 sayılı İmar Kanununun Yapı kullanma izni başlıklı 30. maddesinde; "Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye... ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir" denilmektedir. Yine aynı kanunun Kullanma İzni Alınmamış Yapılar başlıklı 31. maddesinde de; "İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir." hükmü bulunmaktadır. Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde yapı kullanma (iskan) izni verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alınıncaya kadar belediye hizmetlerinden ve tesislerinden faydalanamıyacakları açıktır.
Hal böyle iken, yasa koyucu; ülkemizde, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış olup, buna rağmen yapı kullanma (iskan) izni alınmamış birçok yapının bulunması nedeniyle yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 3194 sayılı İmar Kanununa 5784 sayılı yasanın 25. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesi ile bir istisna getirmiştir. 26.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren bu madde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon ve doğalgaz gibi altyapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak, geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde, aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür." hükmünü ihtiva etmektedir.
Yapılan bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; davacıya ait bağımsız bölümün yer aldığı binanın yapı (inşaat) ruhsatının 01.06.2007 tarihinde alındığı, ancak kullanma izninin (iskan) bulunmadığı, dava dilekçesine ekli faturalardan elektrik ve doğalgaz gibi altyapı hizmetlerinin davacının meskenine götürüldüğünün belgelendiği, dolayısıyla yukarıda anılan yasal düzenlemeler karşısında davacının meskenine ferdi abonelik tesisinin mümkün olmadığı, ancak İmar Kanununun geçici 11. maddesinde ifade edilen istisnai halin, eldeki dava bakımından uygulanabileceği ve davacının meskenine geçici abonelik tesisinin mümkün olduğu açıktır.
Davacı dilekçesinde dava konusu meskenine sürekli su aboneliğinin tesisini talep etmiş, yargılama sırasında mahkemece davaya konu yere tedbiren su akışının sağlanmasına karar verilmiş, ayrıca taraflar yargılama sırasında aralarındaki uyuşmazlığın, davalı kurumun talep ettiği kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden davacının sorumlu olup olmadığı noktasında olduğunu belirtmişlerdir.
Bu durumda, mahkemece, davacının dilekçesindeki talebi ile yargılama sırasındaki talebi arasındaki çelişkili durum aydınlatılmalı ve yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.