17. Hukuk Dairesi 2013/16494 E. , 2015/2799 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacılar vekili, ... plakalı aracın davacı ..."nin eşi, diğer davacıların babası yaya Halil İbrahim Köse"ye çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini ileri sürerek, her davacı için 2.000,00"er TL olmak üzere, toplam 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zarara sebebiyet veren aracın kaza tarihi itibariyle geçerli trafik (ZMSS) sigortasının bulunduğunu belirterek, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre, davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. Maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ayrıca, ceza davasında şahsi hak talebinde bulunmak şartıyla davaya müdahil olarak katılma halinde de dava zamanaşımı süresinin kesileceği gözardı edilmemelidir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, 16.04.2008 gün 2008/4-326-325, 09.10.2013 gün 2013/4-36-1457 sayılı kararları)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kaza, 21.5.2005 tarihinde gerçekleşmiştir. Kaza sonucunda bir kişi ölmüş olup, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK"nın 455/1 maddesi yönünden suç teşkil eden eylem için aynı yasanın 102/4. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Dava 06.5.2011 tarihinde açılmış davalı vekili süresinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, dava tarihi itibariyle 5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususlarının karar yerinde tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, açıklanan hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ;Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.