5. Hukuk Dairesi 2013/16012 E. , 2014/693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2011/58-2013/164
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan ve sonradan açılan ek davada Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi uyarınca reddedilen bölümün bedelinin 5999. sayılı Yasa uyarınca tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk davada saklı tutulan ve sonradan açılan ek davada Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi uyarınca reddedilen bölümün bedelinin 5999. sayılı Yasa uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1) Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5999 sayılı Yasa ile Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 6. maddenin 6. ve 8. fıkra hükümleri ile geçici bu maddeyi değiştiren ve 11.06.2013 günü yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesinin 6. ve 9. fıkra hükümlerine göre, geçici 6. maddenin bedele ilişkin hükümleri vuku bulduğu tarih itibari ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır ve dava açılması halinde, fiilen el konulan taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerekir.
Bu durumda; mahkemece, mahallinde tekrar keşif yapılarak, daha önce açılan davada ödenen miktarın taşınmazın kaç metrekaresinin bedeline tekabül ettiği hesaplanıp, bakiye kısmın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi yönünden bilirkişi kurulu raporu alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2) Bir kısım davacılar tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru sebebiyle AİHS"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesi ile tazminata hükmolunduğu anlaşılmış olup, başvuranlar lehine hükmedilen tazminatın niteliği dikkate alındığında, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davasında hüküm altına alınan alacaktan mahsup edilemeyeceğinin düşünülmemesi,
Doğru olmadığı gibi,
3) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile getirilen "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir" hükmü nedeniyle vekalet ücretinin maktu olarak takdir edilmesi gerektiğinden;
Mahkeme kararının açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazları doğrultusunda BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 16.01.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, kök muristen intikal eden 740 parsel sayılı taşınmaza (1977 yılında) kamulaştırmasız olarak fiilen el atıldığı, bu nedenle idare aleyhine açılan kısmi davanın kabulle sonuçlanıp kesinleştiği, bakiye kısım için sonradan açılan ek davaların 2942 sayılı yasanın 38. maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden reddedildiği, 5999 sayılı yasanın 6. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle davaları reddedilen şahıslara, idare ile uzlaşma yapması, uzlaşma gerçekleşmezse dava hakkı tanındığı, bu hakka dayalı olarak önceki kısmi davada tespit edilen 52.517,75-TL değerden ödenmeyen bakiye 20.203,-TL kaldığı bunun da davacılar hissesi bazında 2.466 m2 yere karşılık geldiği belirtilerek öncelikle bu miktar yer için dava tarihindeki değerinin; olmazsa, ek davada hak düşürücü süre nedeniyle reddedilen 20.203-TL"nin, ilk kısmi dava açma tarihi olan 24.09.1996 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile tahsili istenilmiştir.
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili için açılan ilk (kısmi) davada saklı tutulan bakiye alacağın 5999 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca tahsiline ilişkindir.
Kural olarak, kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedel tazmini istemlerinde taşınmazın değeri, el atma tarihindeki nitelikleri gözetilip dava tarihindeki güncel fiyatlandırma ile saptanmaktadır.
Ne var ki uyuşmazlık konusu olayda açılan ek dava; öncesinde kısmen el atılan ve bu nedenle bedeli tahsil edilen taşınmazın arta kalan kısmının kamulaştırılmaksızın yeniden el atılması nedeniyle bu yer bedelinin tahsili istemine ilişkin değildir. Önceki kısmi davada, 740 parsel sayılı taşınmazın tamamı dava konusudur. Dolayısı ile şimdi ek davadaki istem, esas davada tüm taşınmazın bedeli olarak tespit edilen ancak idarece ödenmeyen bakiye para alacağına ilişkindir.
Kısmi davada taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığı ve davalı idarenin sorumluluğu, kesinleşen hükümle tespit edilmiştir. Bu kararın tespite ilişkin bölümünün, ek dava için kesin hüküm oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır.
İlk davada hükme esas alınan ve tüm taşınmazın değerini belirleyen bilirkişi raporu ise, ek dava yönünden kuvvetli delil mahiyetinde olup tarafları bağlayıcıdır.
Zira kısmi davada alınan rapora davalı taraf itiraz etmiş, itirazlar yargısal denetimler sırasında değerlendirilmiş, sonradan açılan davada halledilecek bir yön bırakılmadan, alacağın tamamı rapor doğrultusunda benimsenmiş, ancak taleple bağlı kalınarak verilen hüküm, onanarak kesinleşmiştir.
Yerel mahkemece de kısmi davada kesinleşen bu rapor doğrultusunda hükme varılmıştır.
Bakiye alacağın ne şekilde güncelleneceği ise tartışma konusudur. Bu hususta mahkeme gerekçesine de yansıyan aynı taşınmazın farklı paydaşlarınca açılıp kabul edilen ve “taraflar arasında görülüp kesinleşen önceki (kısmi) davada tespit edilen bedel esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemizce 09.07.2012 gün ve 2012/9458 E, 15354 K. sayısı ile onanıp kesinleşen karar da dikkate alındığında, bakiye para alacağına, ilk dava tarihinden itibaren paranın enflasyon karşısındaki değer kaybının da üzerinde gerçekleşen yaklaşık 30 küsur yıllık yasal faiz uygulanarak ek dava tarihindeki taşınmaz değerinin tespit ve kabulü doğrudur. Kaldı ki, davacılar vekili dahi "kısmi davada belirlenen değere, yasal faize ek olarak kısmi dava tarihinden itibaren enflasyon oranında bir ekleme yapılarak" alacağa hükmedilmesi yönünde temyiz dilekçesinde talepte bulunmuştur. Bu talebi bile aşar şekilde taşınmazın ek dava tarihindeki rayiç değerinin saptanmasını isteyen sayın çoğunluk kararı usul ve yasaya uygun değildir.
Kabul edilen bu bedelin AİHM"nin (Jahn ve Diğerleri – Almanya; Papachelas- Yunanistan; Lithgow ve Diğerleri - Birleşik Krallık; Akkuş-Türkiye) kararlarında vurgulanan “orantılılık” ve “hakkaniyet” ilkelerine de uygun olduğu kanaatiyle, taşınmaz değerinin açılan ek dava tarihine göre belirlenmesi yönündeki Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmamaktayız. 16.01.2014