13. Hukuk Dairesi 2012/25589 E. , 2013/10075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıların murisinin 10.08.2006 tarihinde trafik kazası sonucunda vefat etmesi üzerine 14.08.2006 tarihinde kendisine vekaletname verildiğini ve davalılar adına davalı ... ile aralarında 24.08.2006 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi düzenlendiğini ve bu sözleşmeye göre, açılacak ceza davasının ve maddi ve manevi tazminat davasının takip edilmesi karşılığında dava değerinin %15" inin avukatlık ücreti olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna göre davalıların murisine ait veraset ilamını çıkardığını, ceza davasına katıldığını, 103.000.00.TL bedelli maddi ve manevi tazminat davasını 11.09.2006 tarihinde açtığını ve 06.10.2006 tarihli ihtarname ile açtığı tazminat davası için 15.450.00.TL, ceza davası için 1.000.00.TL, veraset davası için 300.00.TL vekalet ücreti ve 3.195.00.TL KDV ile birlikte 1.500.00.TL masrafın 2 gün içinde ödenmesini istediğini, davalıların 11.10.2006 tarihinde haksız olarak vekaletten azlettiğini, yvekalet ücretinin ödenmediğini, yasal vekalet ücreti ile karşı yan vekalet ücreti olarak şimdilik 19.765.00.TL" nın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğini, davacının haklı olarak azledildiğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, azlin haklı olduğu ancak davacı avukatın, yaptığı işlerden dolayı emek ve mesaisi gözetilerek takdiren 4.000.00.TL" nın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” Şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” Hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Avukat bu durumda ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; Dava, vekalet ücreti alacağı istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki ücret sözleşmesi gereğince avukat olan davacının davalılara hukuki yardımlarda bulunduğu, vekalet ilişkisinin 11.10.2006 tarihli azille sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı avukat, azlin haksız olduğunu ileri sürerken davalılar ise, davacının görevini sadakat ve özenle yerine getirmediğini, azlin haklı olduğunu savunmuştur. O halde taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir. Davalıların murisinin 10.08.2006 tarihinde trafik kazası sonucunda vefat etmesi üzerine davalıların olayın sıcaklığı altında yakınlarının yönlendirmesi ile 14.08.2006 tarihinde tazminat ve ceza davası ile ilgili olarak dava dışı ... A.Ş." ne gittiği ve bu şirketin siportadan para alınma işlemine aracılık etmesinin yanında yasal olarak yetkisi olmamasına rağmen tazminat davaları açılması, takibi, yönlendirilmesi hususunda alınacak tazminatın %20" sinin şirkete ödenmesinin kararlaştırıldığı, ve davacı avukatında bulunduğu kişilere ... 13. Noterliğinin 14.08.2006 tarih ve 42735 yevmiye sayılı özel vekaletname çıkarıldığı ve aynı gün aynı noterde davacı adına 42734 yevmiye sayılı bir vekaletname daha düzenlendiği akabinde davacı ile davalılar arasında 24.08.2006 tarihli avukatlık sözleşmesi ile her türlü hukuki yardım için dava değerinin %15" inin vekalet ücreti olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalıların murislerini kaybetmenin acısı altında zararlarına olacak şekilde sözleşme yapmalarına davacı avukatın izin verdiği, böylece davacının vekalet sözleşmesindeki güven ilkesine aykırı hareket ettiği, ayrıca taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre maddi tazminat ile ilgili olarak tazminatın karşı taraftan tahsilinden sonra avukata ödeneceği kararlaştırılmasına rağmen davacı avukatın 11.09.2006 tarihinde açtığı ve daha ilk duruşması bile yapılmayan maddi ve manevi tazminat davası yönünden 15.450.00.TL + KDV" nin ödenmesi için 06.10.2006 tarihinde ihtarname göndererek aradaki sözleşmeye aykırı hareket ettiği ve 11.10.2006 tarihinde yapılan azil işleminin haklı olduğu anlaşıldığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve mahkemenin kabulü de bu yöndedir.
Az yukarda da değinildiği gibi, Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olduğundan bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Bu itibarla somut olayda mahkemece, azle neden olan iş dışındaki davalarla ilgili olarak harcanan zaman ve emek nedeniyle sözleşmede öngörülen ücretin bir bölümü üzerinden hüküm kurulmuş olması isabetli değildir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, mahkemenin kabulünün aksine, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Davacının azil tarihinden önce bakıp sonuçlandırdığı iş ise, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.08.2006 tarih ve 2006/1672 Esas 2006/1363 Karar sayılı veraset davası olup, bu dava dosyasından dolayı avukatlık asgari ücret tarifesine göre maktu ücret olan 250.00.TL ücret isteme hakkına sahiptir. Mahkemece, davacının sadece 250.00.TL ücreti vekalet alacağı olduğu kabul edilip bu miktar yönünden kabulü ile bakiye kısmın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 60,00 TL peşin alınan harcın istek halinde davalılara iadesine, 3,15 TL kalan harcın davacıdan alınmasına HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.