22. Hukuk Dairesi 2016/29807 E. , 2016/23725 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, murisin sorumlu olmamasına rağmen yaptığı ödemelerin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, görevsizlik yönünden reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Müvekkilinin murisi Günnari Soysal ile davalı şirket arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, muvazaalı sözleşme sebebi ile yapılan bir kısım ödemelerden murisin sorumlu olmadığını, esasında bu ödemelerden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek murisin sorumlu olmamasına rağmen yaptığı ödemelerin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın görevsiz mahkemede açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; davacının murisinin davalı şirketin işçisi olmadığı, aralarında acentelik sözleşmesinin bulunduğu gerekçesiyle mahkemelerinin görevsizliğine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 116/1. maddesine göre acente; “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfat olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye” denir. Buna göre acente, sözleşmelerde aracılık etmek ve sözleşmeleri işletme adına yapmak üzere iki faaliyette bulunmaktadır. Aynı Kanun"un 116. maddesinin ikinci fıkrasında aracı acente hakkında telalık, işletme adına sözleşme yapma yetkisini haiz acente hakkında komisyon hükümlerinin, bunlarda da hüküm bulunmaması halinde vekâlet hükümlerinin tamamlayıcı hüküm olarak kullanılması gerektiği belirtilmiştir. Benzer hüküm 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 102. maddesinde de düzenlenmiştir.
Acentenin tanımından da anlaşılacağı üzere en önemli unsuru ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya hizmetli gibi tacire bağımlı olmamasıdır. Acente kendi faaliyet düzenini, çalışma saatlerini ve zamanını serbestçe tayin edebiliyorsa bağımsız sayılır. Acente, bağımsızlık ilkesi gereği, kural olarak işletmenin masraflarını ve rizikosunu bizzat taşımalı, kendi personelini kendisi tayin etmeli, kendi firmasına ilişkin antetli kağıtları kullanmalı, kendi ticari defterlerini tutmalı, müşterilerini kendisi seçmeli kısaca kendi ticari işletmesini bağımsız bir tacir sıfatıyla işletmelidir. Bu sebeple müvekkili acenteye faaliyet ve çalışma düzenine ilişkin olarak idari nitelikli emir ve talimat veremez.
Davacı, işverenin şubeleri acenteye çevirdiğini ve şube müdürleri ile muvazaalı şekilde acente sözleşmeleri imzaladığını ileri sürmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, acentede kullanılacak tüm araçların davalı şirket tarafından temin edileceği, acentenin kargo taşımacılığına ilişkin davalı tarafça verilen yetki kapsamında hareket edeceği, yönetim hakkının davalı şirkette olduğu, davalı şirket ile davacının murisi arasında yapılan acentelik sözleşmesinin 6102 sayılı Kanun"un 116. maddesine uygun bulunmadığı, gerçekte şube müdürü olan çalışanlara acente sıfatı verilmek sureti ile davalı işverenin işyerindeki faaliyetini sürdürdüğü, acente olarak gösterilen kişinin bağımsız bir tacir sıfatıyla hareket etmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı işçinin murisi başlangıçtan itibaren davalı şirketin işçisi olduğundan mahkemenin görevsizlik kararında isabet bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.