(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2019/2777 E. , 2020/874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah.Sıf.)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının dava dışı ... Akaryakıt Ltd. Şti."nin bir dönem ortağı ve müdürü olduğunu, 06.10.2006 tarihinde dava dışı şirket nam ve hesabına genel kredi sözleşmesi imzaladığını, sözleşmede davacının şahsi kefaletinin bulunmadığını, müşterek borçlu müteselsil kefil hanesinde davacının ismi karşısındaki imzanın davacıya ait olmadığını ileri sürerek davacı aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmedeki kefalet imzasının kendisine ait olmadığı yönündeki iddiasının mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen Adli Tıp Kurumu raporuna göre, takibe konu kredilerin dayanağı olan 06.10.2006 tarihli kredi sözleşmesindeki müşterek borçlu müteselsil kefil hanesindeki ... ismi ve karşısındaki imzanın davacıya ait olmadığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 2017/912 esas ve 2017/4310 karar sayılı ve 30.05.2017 tarihli ilamında yer alan “Dava genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının inkarı nedeniyle açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı kredi sözleşmesinde şirketi temsilen attığı imzayı kabul etmiş, kefil sıfatı ile atılan imzayı inkar etmiştir. Adli Tıp Kurumu"ndan rapor alınmış ise de bu rapor hüküm vermeye yeterli mahiyette değildir. Fotokopi belge üzerinde inceleme yapılmak suretiyle rapor verilmiştir. Mahkemece sözleşme tarihinden önceki döneme ait davacının resmi kurumlar önünde atılmış imza asılları getirtilip sözleşmedeki kabulünde olan imza aslı da incelemede değerlendirilmek suretiyle yeniden imzanın aidiyeti yönünden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, genel kredi taahhütnamesinde atılı imzalar ile davacı ..."ın imzaları arasında farklılıklar saptandığından mevcut imzaların ..."ın el ürünü olmadığı sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ancak bozma kararı gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Dairemizin bozma kararında “... Mahkemece sözleşme tarihinden önceki döneme ait davacının resmi kurumlar önünde atılmış imza asılları getirtilip sözleşmede kabulünde olan imza aslı da incelemede değerlendirilmek suretiyle yeniden imzanın aidiyeti yönünden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı...” şeklinde bozma yapılmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davacının başkaca medarı tatbik imza örnekleri getirtilmişse de imza incelemesi için ATK’ya yazılırken davacının kabulünde olan imzanın da medarı tatbik imzalardan sayılması hususu belirtilmemiştir. Bilirkişi raporunda da davacının sözleşmede kabulünde olan imza ile kabul etmediği imza aynı kategoride değerlendirilerek her ikisinin de davacıya ait olmadığı belirtilmiştir. Halbuki davacı, temsilcisi olduğu şirkete atfen attığı imzanın kendine ait olduğunu ancak şahsen kefalet imzasının kendisine ait olmadığını belirtmiştir. O halde, davacının şirketi temsilen attığı imzanın kendine ait olduğu kabul edilerek kefalet imzasının kabul ettiği bu imzaya göre de davacıya ait olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Yani diğer bir deyişle kefalet imzasının şirket temsilcisi olarak atılan imzayla da karşılaştırılarak bir sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece bilirkişiye görev tevdii edilirken bozma kararında belirtilen bu hususa riayet edilmemesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 08.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.