Esas No: 2014/514
Karar No: 2014/5314
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/514 Esas 2014/5314 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 14/11/2013 gün ve 2013/6136 - 10171 sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı Orman Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2008 tarihinde yapılan kadastro sırasında, dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 206 ada 4 parsel sayılı 3033,73 m2 ve 6 parsel sayılı 5573,85 m2 yüzölçümlü taşınmazlar tarla vasfıyla davalı ... adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, dava konusu taşınmazın, yörede 26.08.2008 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 3402 sayılı Kadastro Kanununda değişiklik yapan 5304 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastro sınırlarının kısmen içinde kaldığını iddia ederek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 206 ada 4 parsele yönelik açılan davanın reddine, 206 ada 6 parsel sayılı taşınmazda ise teknik bilirkişinin raporunda (A) harfiyle gösterilen 2624,00 m2"lik kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, geriye kalan kısmın ise davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hükmün davacı Orman Yönetimi vekili ve davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine, Dairenin 14/11/2013 gün ve 2013/6136 E. 2013/10171 K. sayılı ilâmıyla ["" Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırlarının kısmen içinde kalan taşınmazların tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosu ve 17.08.2010 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile; dava konusu taşınmaz 2008 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununda değişiklik yapan 5304 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmalarında tahdit dışında bırakılmış, davalı ... adına tesbit edilmiş ve tesbit kesinleşerek davalı şahıs adına tapu kaydı oluşmuştur. Dava konusu parsel tahdit dışında bırakıldığından 2010 yılında yapılan 87 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 2/B"ye de konu edilmemiştir. Davacı Orman Yönetimi, 5304 sayılı Kanun gereğince yapılan bu kadastro işlemine süresi içinde dava açmadığından, yapılan tahdit işlemi davacı Orman Yönetimi yönünden de kesinleşmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların tamamının kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, Orman Yönetiminin açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine görüş ve kanaatle kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Kabule göre de; orman olduğu kabul edilen bir yerin Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davacı adına tesciline karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi ve ..."ın vekililerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,""] karar verilmiştir.
Davacı Orman Yönetim vekili karar düzeltme dilekçesinde; Yargıtayın ""Dava konusu taşınmazların 2008 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununda değişiklik yapan 5304 sayılı Kanun gereğince yapılan kadastro çalışmalarında tahdit dışında bırakıldığı, davalı adına tesbit edilmiş ve tesbit kesinleşerek tapu kaydı oluşturulduğu, dava konusu parseller tahdit dışında bırakıldığından 2010 yılında yapılan 87 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 2/B"ye de konu edilmediği, davacı Orman Yönetimi, 5304 sayılı Kanun gereğince yapılan bu kadastro işlemine süresi içinde dava açmadığından, yapılan tahdit işlemi davacı Orman Yönetimi yönünden de kesinleştiği, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların tamamının kesinleşen orman tahdidi dışında kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, Orman Yönetiminin açtığı davanın reddine karar verilmesi,"" gereğine değinilerek kesin olarak bozulduğu, oysa, Yargıtayın bu bozmasının yasaların açık hükmüne aykırı olduğu, 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile eklenen cümlenin ve yine aynı Kanunun 3. madesi ile Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddenin Anayasa Mahkemesinin (Ek cümle: 25/2/2009- 5841/2 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 12/5/2011 tarihli ve E.: 2009/31, K.: 2011/77 sayılı Kararı ile.) iptal edildiğini, dolaysı ile 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre Orman Yönetiminin 10 yıllık hak düşürücü sürede kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak, dava açabileceğinin öngörüldüğünü, kaldıki; idari tahkikatta 206 ada 4 parselin 2624.00 m2"sinin ve 206 ada 6 parselinde 568 m2"sinin kesinleşen tahdit sınırları içersinde kaldığı gerekçeleri ile davalı lehine olan bozma kararının kaldırılarak İdare lehine yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davacı Orman Yönetim vekilinin karar düzeltme dilekçesinin incelenmesinde; Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 2008 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında taşınmazların tahdit dışında bırakıldığı, tesbit kesinleşerek tapu kaydı oluşturulduğu, dava konusu parseller tahdit dışında bırakıldığından 2010 yılında yapılan 87 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 2/B"ye de konu edilmediği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile eklenen cümlenin ve yine aynı Kanunun 3. madesi ile Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesi Anayasa Mahkemesinin (Ek cümle: 25/2/2009- 5841/2 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 12/5/2011 tarihli ve E.: 2009/31, K.: 2011/77 sayılı Kararı ile.) iptal edilmiş, dolaysı ile 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre Orman Yönetiminin 10 yıllık hak düşürücü sürede kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak dava açabileceği öngörülmüştür. Ayrıca: 1 Mart 2014 gün ve 28928 sayılı Resmi gazetede ilân edilerek yürülüğe giren 6527 sayılı yasanın 1. maddesi ile 6831 sayılı yasanın 11. maddesnin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları değiştirilmiş, buna göre; ""(Değişik birinci fıkra: 26/2/2014-6527/1 md.) Orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Orman kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz."" hükmü getirilmiştir. Yapılan bu yeni düzenlemede de ""...düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak Hazine hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz."" demek suretiyle on yıl yine korunmuş ve Hazine bu sınırlamadan ayrık tutulmuş, Orman Yönetimi dahil tüm Genel Müdürlük bazında müstakil temsil kabiliyeti olan kamu kurumları bu sınırlama kapsamında bırakılmıştır.
Somut olayda; yörede 2008 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında taşınmazların tahdit dışında bırakılmış ve bu işlem kesinleşmiştir. Eldeki dava ise; Orman Yönetimi tarafından 22.11.2011 tarihinde on yıllık yasal sürede orman savı ile açılmıştır. Orman Yönetimi davasını hem 3402 sayılı Kanunun 12. maddesine, hemde 6831 sayılı Kanunun 11. maddesine göre on yıllık yasal sürede taşınmazların idari tahkikatta ve resmî belgelere göre kısmen orman sayılan yerlerden olduğu savı ile açtığına göre, taşınmazların kesinleşen orman kadastro sınırları dışında bırakıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki kesin bozma maddi hatadan kaynaklanmakta olup, maddi hata usûlî kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edeceğinden, davacı Orman Yönetim vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin kesin bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının resmi belgelere dayalı olarak uygulama ve araştırmaya yönelik bozulması gerekmiştir.
Bu nedenle; mahkemece, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tapu iptali tescil davalarında dava tarihinden ve kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları eski ve yeni haritalat ayrı ayrı bulunduğu yerlerden isteip getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritalarının ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parsellerin birlikte gösterilmesi, yine değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 6 ya da 7 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde, dava konusu taşınmaz ile komşu taşınmazların, memleket haritası, kadastro paftası, orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu ve orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları bu haritalar ile paftaların tümü üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilmeli, ve değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına
göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; orman olduğu kabul edilen taşınmaz bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davacı adına tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile getirilen 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesinde “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesine göre; “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükmü gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri cümlesinden olan harçlar dahil olamak üzere, yargılama giderlerine hükmedilmesi de doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetim vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile kabulü ile Dairenin 14/11/2013 gün ve 2013/6136 E. 2013/10171 K. sayılı ilâmıyla bozma kararının ortadan kaldırılmasına ve yerel mahkemenin 09.04.2013 gün ve 2011/105 Esas 2013/52 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, alınan temyiz harcının iadesine 12/05/2014 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.