20. Hukuk Dairesi 2014/1943 E. , 2014/5307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyü, ... mevkiinde bulunan yaklaşık 2542 m2 taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ile gösterilen 2829.75 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/01/2010 tarih ve 2009/20027 Esas ve 2012/583 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, çekişmeli taşınmazın resmî belgelerin uygulanması sonucunda orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaz üzerinde resmî belgelere dayalı olarak orman incelemesi yapan ziraat, inşaat ve orman uzmanı bilirkişiler kurulu raporunda; tescili istenen çekişmeli taşınmazın % 3 - 5 oranında bir eğime sahip olduğunu ve üzerinde 10 - 35 yaşlarında 80 - 85 adet kavak ağacı, ayrıca 37 adet 2 - 35 yaşlarında ceviz, vişne elma, kiraz ağaçları bulunduğunu, 1959 yılı basımı memleket haritalarında beyaz renkli açık alanda tarla niteliğinde gözüktüğünü, çevresindeki ziraat alanlarıyla bütünleştiğini, açma olmadığını, orman bütünlüğünü bozmayan ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu belirtmişlerse de çevresindeki tarım alanlarıyla da ne şekilde bütünleştiği iade üzerine getirtilen kadastro paftasının orijinal fotokopisinden 1959 yılında yapılan arazi kadastrosunda neden tescil harici bırakıldığı paftasına işlenmediğinden anlaşılamamaktadır. Ayrıca; taşınmaz, dosyadaki memleket haritasında ormana bitişik olup, ormanla taşınmaz arasında ayırıcı unsur bulunup bulumadığı, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesine göre orman bütünlüğünü bozup bozmadığı, orman içi açıklığı konumunda olup olmadığı yöntemince tartışılmadığı gibi, taşınmazın 1950"li ve 1980"li yıllara ait hava fotoğrafları getirtilerek stereoskop aletiyle bilimsel inceleme de yapılmamış,
1950 - 1960 ve 1980"li yıllara ait memleket haritaları ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenip birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli ve komşu taşınmazların memleket haritasına ve hava fotoğraflarına göre konumu saptanıp gösterilmemiş haritasında lokal olarak işaretlenmek suretiyle yetinilmiştir. Uzman bilirkişi raporu bu haliyle taşınmazın memleket haritasındaki konumunu belirlemede yetersiz olup denetimden uzaktır. Ayrıca; mahkemece,
Çekişmeli taşınmaza yakın komşu olan ve güneydeki yoldan sonra gelen 456, 457, 458 ve 461 sayılı parsellere ilişkin dayanak, tapu ve tapu ve vergi kayıtları getirtilerek bu kayıtların tescile konu taşınmaz yönünü ne olarak okuduğu denetlenmemiş, yerel bilirkişi ve tanıklardan
zilyetliğin başlangıcı süresi sürdürülüş biçimi, imar ve ihyanın ne zaman başlayıp ne zaman tamamlandığı maddi olaylara dayalı olarak sorulmamış, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamalar ve 5403 sayılı Kanuna göre de sulu susuz araştırması yapılmamış, taşınmaz sınırında orman bulunduğundan, Medenî Kanunun 713/3. maddesine göre Orman Yönetimi davadan haberdar edilerek taraf teşkili sağlanmamıştır. Bundan sonra;
Mahkemece; öncelikle, Orman Yönetimi davadan haberdar edilerek taraf teşkili sağlanmalı, göstereceği deliller ile eski tarihli 1950"li ve 1980"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile kadastro çalışmalarına esas olmak üzere fotogrametri yöntemiyle hazırlanan harita ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.] denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulmakla yapılan yargılama sonunda; TMK"nun 713. maddesinde belirtilen zilyetlikle kazanım şartlarının oluştuğundan bahisle davanın kabulü ile ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, Kuzeyi: ... ..., Güneyi: ... - ... Yolu, Doğusu: ... ..., Batısı: 166 ada 1 parsel sayılı 2,855,04 m2 genişliği olan bahçe niteliğindeki taşınmazın ayrı bir parsel numarası verilerek davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit ve dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış olup, genel arazi kadastrosu işlemi 21.07.1959 tarihinde yapılmış ve sonuçları ilân edilerek kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 08/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.