9. Hukuk Dairesi 2020/387 E. , 2020/1848 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A)Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili dava dilekçesinde davacının davalı nezdinde 1979 - 2007 yılları arasında çalıştığını, bu çalışmasını aralıksız ve kesintisiz olmak üzere sürdürdüğünü, hizmetine ilişkin bildirimlerin SGK (SSK)" na eksik yapıldığını, bu günlerin ücretlerinin ve diğer haklarının da ödenmediğini, davalı kurumda sendika ve toplu iş sözleşmesi bulunduğunu, davacının TİS"den yararlandığını, her yıl verilen iki ikramiye ve 3 ilave tediye ücretinin ödenmediğini, kıdem tazminatının TİS gereği her yıl için 35 günlük ücretten ve fiili çalışmasına göre hesaplanması gerektiği halde böyle yapılmadığını, yıllık izinlerini kullanmadığını, yıllık izin ücretlerinin yanlış hesaplandığını, yıllık izin sürelerinin ve ücretlerinin TİS" ne göre daimi işçiler için belirlenen sürelere göre hesaplanması gerektiğini, günlük en az 5 saat fazla mesai yapmasına rağmen ücretlerinin ödenmediğini, bunların da yine TİS" ne göre hesap edilerek ödenmesi gerektiğini, pazar günleri ve resmi tatillerde de çalışma yapıldığını, ücretinin ödenmediğini iddia ederek fark kıdem tazminatı ile diğer bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
B)Davalı Cevabının Özeti
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında davacının 1979-2007 yılları arasında mevsimlik işçi pozisyonunda çalıştığını, TİS"in 25. maddesinin b bendine göre mevsimlik işçilerin işverence işin niteliği itibariyle mevsimlere bağlı olarak yıl içinde ancak belirli zamanlarda, belirli sürelerle veya yıl içinde periyodik olarak belli zaman ve belli sürelerle çalıştırılmak üzere süreli veya adam/ay hesabına göre bütçe kanunlarınca vizesi alınmış işçiler olduğunu, idarece adam/ay ne kadar verilirse ona göre mevsimlik işçi çalıştırıldığını, idarece adam/ay ve ödenek bittikçe mevsimlik işçilerin iş akdinin askıya alındığını, iş mevsimi açıldığında yine iş akitleri imzalanarak sigorta girişlerinin yapıldığını, davacının da kesintisiz değil iş akdinin askıya alındığı sürelerin dışında idarelerinde görev yaptığını, davacının çalıştığı gün kadar sigorta priminin eksiksiz ödendiğini, herhangi bir dönemde sigortasız olarak çalıştırılmadığını, davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının da eksiksiz ödendiğini, fazla mesaisinin olmadığını, resmi tatillerde çalıştırılmadığını, kıdem tazminatı alacağının 10 yıllık, diğer ücret alacaklarının da 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, idarelerinde mevsimlik işçilerle ilgili olarak müfettiş görevlendirildiğini, müfettiş raporunda işçilerin mevsimlik işçi olarak çalıştırıldığı ve akitlerin askıya alındığı dönemde çalıştırılmadıklarının yazılı olduğunu, müfettiş raporlarının güçlü delil olduğunu ve tanık ifadeleriyle çürütülemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci
Mahkemece 22.09.2016 tarihli Dairemiz bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne, ikramiye alacağı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D)Temyiz
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E)Gerekçe
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince mahkeme kararlarının;
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E., 2007/611 K.).
Somut uyuşmazlıkta, bozma sonrası Mahkemece “Hüküm” kısmının 5 numaralı ve 6 numaralı bendlerinde “5.İkramiye alacağı yönünden verilen hüküm Yargıtay temyiz incelemesinden geçmek suretiyle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 22/09/2016 tarih ve 2016/21956 esas ve 2016/16502 Karar sayılı ilamı ile kesinleşmiş olduğundan bu talepler yönünden yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,” ve “6.Hafta Tatili Alacağı ve ulusal bayram ve genel tatil Alacağı yönünden verilen hüküm Yargıtay temyiz incelemesinden geçmek suretiyle Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 02/07/2012 tarih ve 2011/42123 esas ve 2012/25308 Karar sayılı ilamı ile verilen red kararı ile kesinleşmiş olduğundan bu talepler yönünden yeniden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,“ şeklinde hüküm kurulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarihli ve 2012/13-747 Esas, 2012/84 Karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay tarafından bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesine uygun olmalıdır.
Mahkemece HMK.nun 297. maddesine uygun ve tüm talepleri karşılayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması hatalıdır.
2- Kabule göre de 3234 sayılı Kanuna 19.04.2018 tarihli 7139 sayılı Kanunun 33. maddesi ile eklenen ek fıkra ile davalı ...’nün harçtan muaf tutulduğu gözetilmeyerek ...’ne harç yükletilmesi hatalıdır.
F)SONUÇ
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.