11. Ceza Dairesi 2020/1305 E. , 2020/6145 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği ve özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede sahtecilik kastının varlığının kabul olunamayacağı göz önünde bulundurulduğunda; sanığın sahte çek düzenlediği iddiasıyla açılan kamu davasının yargılaması sonucunda, mahkemece her ne kadar sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanığın savunmasında, çek hesap sahibi... Dinçer ile babası Yılmaz Korkmaz"ın ortak meyve ve sebze komisyonculuğu yaptıklarını, kendisinin de Mersin, Tarsus ve Adana"dan mevye ve sebze alarak Rize"deki işyerine gönderdiğini,..."in boş çek koçanını dükkanda bırakarak kullanabileceklerini ve hatta imzasını benzeterek atabileceğini söylediğini, kendisinin de..."in sözlü yetkisi üzerine çekleri düzenlediğini ve kendi adına ciro ederek kullandığını ifade etmesi, hesap sahibi... Dinçer"in beyanında, sanığın babası ile ortak olduklarını, sanığın babası ...n rızası ve bilgisi dışında çek koçanını alarak sanığa verdiğini, sanığın çeklerin bir kısmını işyerine alınan mallar karşılığında, bir kısmını ise kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığını belirtmesi, yapılan incelemede, çek hesap sahibi tarafından rızası dışında elinden çıktığını iddia ettiği çekler hakkında herhangi bir şekilde yasal yollara başvurmadığı ve çeklerin bir kısmının işyerini alınan mallara karşılık verildiğinin anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sanığın suç kastınının bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından, öncelikle suça konu çeklerin ait olduğu çek koçanından keşide edilen çeklerin tamamı araştırılarak ödenen çeklerin olup olmadığının tespit edilmesi, yine sanığın savunmasında belirttiği şekilde... tarafından keşide edilen, sanık tarafından da ciro edilen çeklerin olup olmadığının belirlenmesi için imza ve yazıların aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması ve adlarına çek keşide edilen kişiler dinlenerek çekleri ne amaçla kimden aldıklarının sorulmasından sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın sahtecilik kastının bulunup bulunmadığı da karar yerinde tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a)Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK"nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olarak kabul edilmesi gerekmesi karşısında; sanığın eyleminin zincirleme şekilde işlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, her suçtan zarar gören gerçek kişiye göre ayrı ayrı suç oluşturacağı kabulü ile üç ayrı resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması yasaya aykırı,
b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.