20. Hukuk Dairesi 2014/3088 E. , 2014/5265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği 13/12/2002 tarihli dava dilekçesinde; sınırlarını bildirdiği ... Kasabası, ... Yaylasında bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Yargılama sırasında 2006 yılında kadastro çalışması yapılmış ve çekişmeli taşınmaz hakkında 668 m2 yüzölçümü, kargir ev, tarla niteliğiyle ve 359 ada 3 parsel numarasıyla tutanak düzenlenmiş ve davalı olduğundan bahisle kadastro tutanağı kadastro mahkemesine devredilmiştir. Asliye hukuk mahkemesinde görülmekte olan dava hakkında ise, davalı taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği ve genel mahkemenin görevinin sona erdiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Kadastro mahkemesinin 2007/345 Esas sayılı birleşen dosya davacısı ..., kadastro çalışmalarından önce asliye hukuk mahkemesinde açtığı tapusuz taşınmazın tescil davasında dava ettiği yerin 359 ada 3 parselle birlikte 359 ada 4 parseli de kapsadığını, buna rağmen kadastro çalışmalarında yalnız 359 ada 3 parselin davalı olduğundan bahisle kadastro tutanağı düzenlendiğini, adına tescilini istediği 359 ada 4 parselin ise Hazine adına ham toprak olarak tesbit edildiğini belirterek, 359 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı adına yapılan tesbitinin iptalini ve adına tescilini talep ve dava etmiş, mahkemece, dosyanın kadastro mahkemesinin 2010/722 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, birleşen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu, davacı lehine zilyedlik koşulları oluşmadığı belirtilerek davanın reddine ve her iki taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.03.2010 tarih ve 2010/394 - 3780 karar sayılı ilâmı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilâmında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli 359 ada 3 parsele yargılamanın devamı sırasında yapılan kadastro çalışmasında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince boş olan malik hanesinin, mahkemece re"sen toplanacak tüm delillere göre doldurulması gerekir.Yine davanın devamı sırasında, 2005 yılında yörede orman kadastrosunun yapıldığı ve taşınmazların batısında orman bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın aynı zamanda orman kadastrosuna itiraza dönüştüğü gözönünde bulundurularak yöntemince orman araştırması yapılmadığı gibi, dosyaya getirtilen orman kadastro tutanaklarının incelenmesinde, çekişmeli taşınmazlara en yakın 562 ve 563 numaralı orman sınır noktalarına ait açıklamada, doğusunun "Mezarlık ve ... merası" olarak tarif
edildiği halde, mera araştırması da yapılmadan öncesinin köy boşluğu olduğu ve zilyedlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle hüküm kurulmuştur. Mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın öncesine ilişkin beyanları da çelişkili ve yetersizdir. Dosyada bulunan, Hazine taşınmazından davacının menedilmesine ilişkin 3091 sayılı Kanuna göre verilmiş 30.10.2002 tarihli men kararı ile 1963 tarihli Mustafa Karlı"nın menedilmesine dair kararların çekişmeli taşınmazlara ait olup olmadığı araştırılmamıştır. Mahkemece yeniden yapılacak inceleme ve araştırma ile dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu sefer zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılması, yöntemince mera araştırması yapılması ” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine, 359 ada 3 parsel sayılı taşınmazın yayla olarak sınırlandırılmasına, 359 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tapuya tescil edilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman ve arazi kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 01/06/2005 tarihinde ilân edilip, dava nedeniyle kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır. 2006 yılında yapılan arazi kadastrosu 31/01/2007- 01/03/2007 tarihlerinde askı ilânına çıkarılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada temyize konu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, ancak; kadimden beri kullanılan yayla niteliğinde oldukları ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılmasının mümkün bulunmadığı, dava konusu 359 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince gerçek hak sahibinin ve gerçek niteliğinin mahkemece belirlenmesi gerektiğinden bu parselin yayla olarak sınırlandırılmasına, dava konusu 359 ada 4 parsel sayılı taşınmazın ise kadastro sırasında Hazine adına tesbit edilmiş olması ve bu parsele ilişkin Hazine ya da köy tüzel kişiliğinin ayrı bir davası bulunmaması nedeni ile tesbit gibi tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 08/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.