(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2016/25824 E. , 2019/12203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında 10.05.2010 tarihinde avukatlık sözleşmesi yapıldığını ve 17.400,00 TL avukatlık ücreti ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ... 13.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/407 E. 2013/477 K. sayılı dosyası ile dava açıldığını ve karar verildiğini, kararın temyiz edildiğini ve ... 26. İcra müdürlüğünün 2013/31460 E. sayılı dosyası ile icraya konularak infaz edildiğini, icra takibine ilişkin bir sözleşme yapılmadığını, icra dosyasına borçlu tarafından 04/02/2014 tarihinde 446.980,05 TL yatırıldığını, icra müdürlüğünce davalı hesabına 404.661,15 TL ödendiğini, davalının kendisine 06/02/2014 tarihli sulh ibraname sözleşmesi uyarınca 302.093,00 TL ödediğini, ancak daha sonra yaptığı hesap üzerine davalının kendisine eksik ödeme yaptığının anlaşıldığını ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 2.949,81 TL daha yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden, 2.949,81 TL alacağın ıslah tarihi olan 24/03/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı eldeki dava ile; davalı vekil tarafından takip edilen davalar nedeniyle icra dosyasına ödenen paranın kendisine eksik olarak ödendiğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuş, davalı ise; 06/02/2014 tarihli sulh ibraname sözleşmesi uyarınca vekalet ücretleri mahsup edildikten sonra kalan kısmın davacıya ödendiğini savunmuş, mahkemece ‘..davacı, ibraname düzenlenmiş ise de, kendisinin aldatıldığını, ibranamenin kendisini bağlamıyacağını ileri sürmüştür. Davalıya İcra Dairesinden 05.02.2014 tarihli Reddiyat makbuzu ile, 404.661,15 TL ödeme yapıldığı halde ertesi gün düzenlenen ibranamede, müvekkil adına avukat hesabına yatırılan para 350.473,00 TL, taraflar arasındaki sözleşmeye göre asıl dava vekalet ücreti 17.400,00 TL olarak kararlaştırılmasına rağmen ibranamede 18.149,00 TL Olarak belirtilmiştir. Yukarıda açıklandığı gibi taraflar arasındaki ilişki vekalet ilişkisi olup, karşılıklı güvene dayandığı gibi, birbirlerine karşı saygılı ve dürüst ve iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdırlar. Davalı, vekil olarak hesap verirken de güven, iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdır. Bu nedenle verdiği hesabında açık, anlaşılabilir, güvenilebilir olması gerekir. Vekilin verdiği hesabı müvekkil tasvip ederken sonucundan emin olması gerektiğinden bu haliyle ibranameye itibar edilemeyeceği kabul edilmiş, bir makbuz olarak değerlendirilmiştir. Vekilin, yaptığı iş sırasında vekil edenin üzerine geçen tüm haklarını ödemek veya yararına yaptığı tüm işlemlerden dolayı hesap verme zorunluluğunda olduğu, vekilin, sadece hakettiği miktarı uhdesinde tutabileceğinden ibranameye ilişkin Mahkememizin kabulüne, dosya kapsamına uygun, hükme elverişli olduğundan itibar olunan 29.02.2016 tarihli ek bilirkişi raporuna göre 12.949,81 TL"nin davalı tarafından fazla tahsil edildiği belirlendiği’ gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya incelendiğinde; taraflar arasında 10.05.2010 tarihli avukatlık sözleşmesi düzenlendiği ve dava dışı ... KOR’a karşı açılacak dava ile ... plakalı araçtaki adi ortaklığın giderilmesinin istenildiği ve net 17.400,00 TL ücret kararlaştırıldığı, davalı avukat tarafından ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/407 Esas sayılı dosyası ile araç üzerinde bulunan ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı, vekalet sözleşmesinin konusunu oluşturan ortaklığın giderilmesi davası devam ederken davacı lehine davalı vekil tarafından 01.05.2010-01.12.2012 tarihleri arasında kalan dönem için kar payı talepli ... 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2012/575 Esas sayılı dava değeri 40.200,00 TL olan ikinci bir dava daha açıldığı ve her iki davanın birleştirildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 10.05.2010 tarihli Avukatlık Sözleşmesi incelendiğinde birleştirilen davanın avukatlık sözleşmesi kapsamında olmadığı ve davaların kısmen kabulüne dair karar verildiği kararın davalı vekil tarafından icraya konularak 404.661,15 TL tahsilat yapıldığı görülmüştür. Davalı vekil imzasını taşıyan 06/02/2014 tarihli sulh İbraname sözleşmesi uyarınca; ilk dava vekalet ücreti 18.149,00 TL, ıslah vekalet ücreti 14.290,00 TL, ek dava vekalet ücreti 4.672,00 TL ve icra vekalet ücreti 25.050,00 TL ile diğer yargılama giderleri de hesap edilerek mahsup yapılmış ve davacıya 302.093,00 TL ödeme yapılmıştır.Hükme esas alınan 29.02.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda;asıl dava olan ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/407 Esas sayılı dosyası için 10.05.2010 tarihli avukatlık sözleşmesinde 17.400,00 TL ücret belirlendiği ve 3.132,00 TL KDV ile birlikte 20.532,00 TL vekalet ücreti ile 18.508,96 TL karşı yan vekalet ücreti hesabı yapılmış ancak birleştirilmesine karar verilen 2012/575 Esas sayılı dosya için 4.326,16 TL karşı yan vekalet ücreti hesabı yapılmış ise de akdi vekalet ücreti hesabı yapılmamıştır. Bilirkişi tarafından akdi vekalet ücreti hesabının yapılmamasının nedeni ise taraflar arasında düzenlenen protokolün 6. maddesinde ek dava ücreti olarak 4.672,00 TL olarak belirtildiği bildirilmiş ise de; davacı tarafından protokolde hesap hatası olduğu ileri sürülerek eldeki dava açıldığından ve ibranameye itibar edilemeyeceğinden bilirkişinin bu tespiti hatalıdır. Hal böyle olunca, davalının birleşen dava dosyası için de akdi vekalet ücreti hesabının yapılarak alacaktan mahsup edilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek düzenlenen hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.