15. Ceza Dairesi 2013/27437 E. , 2016/2554 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
.
Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ile katılanın işyeri komşusu olmaları sebebiyle tanıştıkları, katılanın kendisine ait aracı satmayı düşündüğü, bunu öğrenen sanığın da aracın satışına aracılık edebileceğini söylediği, bu bağlamda katılan tarafından bir bedel belirlenip bu bedelin üzerinde satış yaptığı takdirde farkın sanığın olacağı hususunda anlaştıkları, sanığın önceden tanıdığı tanık .... ile görüşüp tanıdığı bir galerici varsa aracı satmayı teklif ettiği, birlikte galericilik yapan .... gidip görüştükleri, .... 31.000,00 TL"ye aracı satın alma konusunda anlaştığı, birkaç gün sonra katılan, sanık ve tanıklar ..... buluşup 43. Noter"e gittikleri, noterden satış işlemi yapıldığı, galericilik yapan .... paranın dövizcide hazır olduğunu söyleyip orada vereceğini belirttiği, bunun üzerine sanığın ...., parayı .... vermesini, kendisinin ondan alacağını söylediği, katılanın da bu sırada orada olduğu ve bu duruma itiraz etmediği, daha sonra katılan ve sanığın işyerlerine gittikleri, ... da parayı ... aldığı, sonrasında sanık ..."ın tanık ....arayarak yanına gittiği, .... karısının evden kaçtığını, hemen gitmesi gerektiğini söyleyip parayı alarak tanığın yanından ayrıldığı, ancak bu parayı katılana teslim etmediği anlaşılmakla; eylemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş; katılanın, suça konu paranın tanık ....t tarafından sanığa teslim edileceğine ilişkin konuşmaya itiraz etmeyerek zımnen rıza göstermesi, bu anlamda paranın ....hile ile alınmasının suçun niteliğine bir etkisinin olmaması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi"nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın atılı suçu işlemediğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun“ sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/03/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.