20. Hukuk Dairesi 2014/2902 E. , 2014/5230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü 117 ada 71 parsel numaralı 4597 m2 yüzölçümlü taşınmaz, belgesizden fındıklık niteliğinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazın öncesi itibariyle orman olduğu ve zilyetlikle kazanılacak yer olmadığı iddia ederek dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/12/2009 tarih ve 2009/14966 – 19732 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Çekişmeli ... 117 ada 71 parsel (4597 m2) hakkında açılan davanın reddine karar verilmişse de, mahkemece kesinleşmiş orman kadastrosuna dayalı olarak araştırma inceleme yapılarak karar verildiği, oysa ... tarafından, taşınmazın öncesi itibarıyla orman olması nedeniyle zilyetlikle kazanılamaycağı iddia edildiğine göre, 4999 sayılı Kanunun 7. maddesine göre herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman olup olmadıklarının eski tarihli resmi belgelere göre incelenmesi ve orman olmadıkları saptanırsa, bu kez 3402 sayılı Kanunun 14.-17. madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece; bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, davacı ... tarafından temyiz edilmekle bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/03/2011 tarih ve 2010/16382 – 2011/2748 sayılı kararı ile ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; " mahkemece bozma kararına uyulmakla birlikte, bozma kararı gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; dairede aynı gün temyiz incelemesi yapılan ve aynı nedenle dava konusu edilen aynı köyün değişik mevkilerinde bulunan taşınmazlara ait dava dosyalarının incelenmesinde, uzman bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporlarda yöreye ait 1960 ve 1982 tarihli memleket haritalarının yanısıra, 1944 tarihli hava fotoğrafları ile kesinleşen orman kadastro haritaları ve amenajman planlarının incelendiği, 1960 tarihli memleket haritalarında taşınmazın tamamen ve kısmen; 1982 tarihli haritalarda tamamen yeşil renkli alanlarda; 1944 tarihli hava fotoğraflarında da yine koyu renkli bölümde işaretlendiği, bilirkişiler tarafından memleket haritalarındaki yeşil renk fındıklık olarak, hava fotoğraflarındaki koyu renk ise çalılık olarak tanımlanmış ise de 1982 tarihli memleket haritasında taşınmazın bulunduğu alanlarda "5-8 metre kayın - gürgen" ibaresinin bulunduğu, taşınmazın genellikle yüksek eğimli olduğu, uzman bilirkişi raporlarında
üzerlerindeki fındık ağaçlarının yaşlarının 45-50 olarak belirtildiği, bu durumda 1944 tarihli hava fotoğraflarındaki koyu renkli görüntünün fındık ağaçlarından kaynaklanmadığı, halihazırda dosyada bulunan güncel fotoğraflardan fındık ağaçlarının aralarında başka cinsten yapraklı ağaçların bulunduğu anlaşılmaktadır. Uzman bilirkişilerin incelediği ve yöreye ait en eski tarihli harita olarak bildirdiği memleket haritası 1960 tarihli olup, incelenen hava fotoğrafları ile arada 16 yıl bulunmakta, 1960 tarihli haritanın 1944 tarihli hava fotoğraflarına göre hazırlanıp hazırlanmadığı, arada daha eski tarihli bir memleket haritasının olup olmadığı, taşınmazın eğiminin ne olduğu dosya kapsamından anlaşılamamaktadır..” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra; davanın kabulü ile 117 ada 71 parselin tesbitinin iptali ile orman vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmesi üzerine, bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/03/2013 tarih ve 2012/13440 – 2013/3097 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [mahkemece bozma kararına uyulmakla birlikte, bozma kararı gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. "Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın 1960 tarihli memleket haritasında doğu ve kuzey kısımlarının yapraklı orman ağaçları ile kaplı olduğu ve bu durumun 1944 tarihli hava fotoğrafları ile de örtüştüğü bu sebeple çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de bilirkişi raporuna ekli kadastro paftası ve memleket haritası ile hava fotoğrafının aplikasyonundan taşınmazın açık alana isabet ettiği görülmektedir. Mahkemece bu çelişki üzerinde durulmamış bu haliyle rapor yetersiz olup hüküm kurmaya elverişli değildir. Yine mahkemece davalı olan komşu tüm parsellere ait kadastro tesbit tutanak örnekleri ile davalı olanların dava dosyaları getirilmemiş, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2 maddesi gereğince orman içi açıklık konumunda olup olmadığı tartışılmamıştır." denilerek yeniden usûlünce orman araştırması yapılmalı] denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davanın reddi ile ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 117 ada 71 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline, karar verilmiş hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında seri bazda yapılıp kesinleşen orman kadastro çalışmaları ile 1975 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak uzman orman bilirkişi kurulu tarafından orman kadastrosu,eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına, komşu 117 ada 67 ve 72 parsel sayılı taşınmazların da hükmen kişiler adına tescil edilip kesinleştiği gözönünde bulundurularak yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 08/05/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.