17. Hukuk Dairesi 2014/16089 E. , 2015/2612 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline trafik sigortalı davalı ..."e ait aracın diğer davalı yönetiminde iken karıştığı kazada yaya ..."ın öldüğünü, ölenin yakınlarına 13.692 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, kazanın davalı sürücünün alkollü olarak trafiğe çıkması nedeniyle %75 kusuru ile meydana geldiğini, zararın teminat kapsamında olmadığını belirterek 13.692 TL"nın ödeme tarihinden işleyecek reeskont faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., diğer davalı ..."a, aracın lazım olması nedeniyle verdiğini, ..."ın alkollü olmadığını, kazayı sabah duyduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., olay tarihinde, gece saatlerinde oğlu ile turizm ve müzik sektöründe hizmet veren tur-bar işyeri sahiplerini diğer davalıya ait araçla ikametlerine getirirken, havanın yağışlı ve karanlık olduğunu, görüş mesafesinin olmadığını, bir anda aracına çarpılma sesi duyduğunu, aracına çarpan şeyin sağ ön far kısmına çarpıp havalandığını ve ön camın üzerine oradan da aracın arka kısmına düştüğünü, inip baktığında çarpan şeyin şahıs olduğunu anladığını, kendisinin yolunda normal hızla seyrettiğini, yaya olan şahsın da yol üzerinde yürüdüğünü anladığını, olayda yaralandığı ileri sürülen diğer şahsı hiç görmediklerini, ..."ın öldüğünü anlayınca müdahale etmeden bıraktıklarını, olay yerine tekrar geldiklerinde kimsenin olmadığını gördüklerini, şahısların üzerinde koyu renkli giysiler bulunduğunun anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, özel hukuk ilişkisi olan sigorta sözleşmesinin sigortacının işleteen rücu hakkını düzenleyen 2918 Sayılı KTK"nun 95/2 ve ZMSS Genel Şartlarının 4/d maddesi gereğince taşıtın alkollü içki almış ve bu nedenle aracı güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişi tarafından kullanılması sırasında verilen zararlarda sigortacının, sigortalı araç işletenine rücu hakkının bulunmasına, sigortacı ile akdi ilişki içerisinde bulunmayan davalı sigortalı ... dışındaki sürücü ..."e davacı sigortacının rücu hakkının bulunmaması sebebiyle, pasif husumet ehliyeti bulunmadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmiş ise de; temyiz edenin sıfatına göre, sonucu itibariyle davanın reddi kararı doğru olup bozma nedeni yapılmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 12.2.2015 gününde Üye ... "ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Somut uyuşmazlıkta;
Davacının ZMSS sigortacısı, davalılardan ... ..."nun sigorta ettireni, diğer davalının da sürücüsü olduğu araç, davalı alkollü sürücü yönetiminde iken gerçekleşen kazada yaralanan 3.kişi zararının davacı tarafından 13.692,00 TL olarak ödendiği, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları"nın B.4.d maddesi gereğince davalılara rücu koşulunun gerçekleştiği iddiasıyla ödenen tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi istemi ile eldeki dava açılmış,
Davalılar davanın reddini savunmuş,
Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş,
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yazılı gerekçe ile yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Yasası"nın 95/2 maddesinde “ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği” öngörülmüştür.
Uyuşmazlığın yasal dayanağı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesi olup, tazminatı gerektiren olayın sürücünün alkollü içki almış olması nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olmasından ileri gelmesi durumunda sigortacının sigorta ettirene rücu edebileceği düzenlenmiştir.
Bu hükme paralel olarak riziko tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı yasanın 48/1 maddesi ile de “uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu” vaz edilmiş,
5237 sayılı Türk Ceza Yasası"nın 179/3 maddesinde de “alkol veya uyuşturucu madde etkisi ile ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi için” cezai yaptırım öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere Özel Hukuk ve Ceza Hukuku yönünden ortak nokta “sürücünün alkollü içki almış olması nedeni ile güvenli araç sürme yeteneğinin kaybı olup bu hal sürücünün aldığı alkol oranı ile doğrudan ilgilidir.
Bu oran ... ile Yargıtay 12.Ceza Dairesi"nin istikrarlı rapor ve kararlarında benimsendiği üzere 100 promil üzeridir.
Cezai sorumluluk açısından başka hiçbir şart (olayın münhasıran alkolden kaynaklanması) aranmayıp sürücünün 100 promil üzeri alkol almış olması yeterli görülmektedir. (Yargıtay 12 C.D 1.4.2014 gün 2013/14780 esas, 2014/8056 karar ve 12.02.2014 gün 2013/9249 esas, 2014/3374 karar sayı vd.)
Niteliği gereği sorumluluğun daraltıldığı ceza hukuku yönünden 100 promil üstü alkol oranının cezalandırma açısından yeterli olduğu gözetildiğinde, aynı oranın Özel Hukuk sorumluluğu yönünden de geçerli olması Ceza Mahkemesi ile Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin doğal bir sonucudur.
Bu halde sürücünün alkollü içki almış olması nedeni ile güvenli araç sürme yeteneğini kaybettiğinin kabulü ve sigortacının sigorta ettirene rücu edebilmesi için 100 promil üstü alkol alması yeterli olup ayrıca sayın çoğunluğun kabulünde olan “olayın münhasıran sürücünün alkollü olmasından ileri gelmesinin” aranmasına gerek bulunmamaktadır. Zira sayın çoğunluğun kabulünde olan bu husus ZMSS Genel Şartları B.4-d maddesi gerek 2918 sayılı yasanın 48/1 maddesi ve gerekse hiçbir yasal düzenlemede yer almamaktadır.
Bu itibarla davalının sorumluluğu için sürücünün alkol oranı ile ilgili “alkollü içki almış olması nedeni ile güvenli araç sürme yeteneğinin kaybına ilişkin Poliçe Genel Şartları"nın B.4.d maddesi dışında ayrıca yasal hiçbir düzenlemede yer almayan olayın münhasıran sürücünün alkollü olmasından ileri gelmesi şartınıda arayan sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Somut olayda, davalı sürücü olay esnasında 150 promil alkollüdür.
Bu oran ... ile Yargıtay 12.Ceza Dairesi"nin rapor ve istikrarlı karalarında benimsenen 100 promil üstünde olduğundan Özel Hukuk ilişkisi yönünden de Poliçe Genel Şartları"nın B.4.d maddesinde düzenlenen rücu şartı davacı sigortacı lehine gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak 150 promil alkollü olan davalı sürücünün, güvenli sürme yeteneğini kaybetmesi nedeni ile olay gerçekleşmiş olup Poliçe Genel Şartları"nın B.4.d maddesi gereğince sigortacının sigorta ettirene rücu şartı gerçekleştiğinden davacı vekilinin, davalı sigorta ettiren ... ... yönünden temyiz itirazının kabulü ile adı geçen davalı yönünden dava kabul edilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yasal dayanağı bulunmayan "kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği" gerekçesine dayalı yerel mahkeme kararını onayan sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.