(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2020/1125 E. , 2020/2258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 28/12/2008 havale tarihli dava dilekçesinde; müvekkili köy tüzelkişiliğine ait olan ... ilçesi, ... mahallesi 1157 parsel sayılı taşınmazın 95.536,67 m²"lik kısmının yine ... mahallesi 1166 parsel sayılı taşınmazın 19.032,08 m²"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/99 E. - 2007/372 K. sayılı ilamı ile tapusunun iptal edilerek kıyı niteliği ile tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2007/1167 E. - 2008/1413 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, ancak devletin vermiş olduğu tapunun geçersiz konuma getirilerek hiçbir karşılık ödenmeksizin iptal edilmesinin, geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 500.000,00.-TL tazminatın Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/99 E. - 2007/372 K. sayılı dosyasının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22/03/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 30.933,500.-TL"ye arttırarak yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, tamamlama harcını ise yatırmıştır.
Davalı vekili 13/03/2009 havale tarihli cevap dilekçesinde, öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, davanın esasına girilecek olursa esastan da reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu açılan davanın kabulü ile, dava konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması sebebi ile 20.01.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 30.933.562,00.-TL tazminatın 500.000,00.-TL"sinin tapu kayıtlarının iptalinin kesinleştiği tarih olan 02.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kalan 30.433.562,00.-TL"sinin ise ıslah tarihi olan 22.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından tazminata konu taşınmazlardan bulunduğu yerde, 1956 yılında yapılan arazi kadastrosı sırasında 329 sayılı parselin ... köy tüzelkişiliği adına tespit edildiği, 3. kişilerce tespite itiraz üzerine hükmen kişilere bırakılan kısmı dışında kalan 125.712 m2"lik kısmın 1157 sayılı parsel olarak 1959 yılında ... köyü tüzelkişiliği adına tarla niteliğiyle tescil edildiği, 1970 yılında icra satış yoluyla ... adına, daha sonra yine
satış
yoluyla 27/12/1974 tarihinde ... köyü tüzelkişiliği adına tescil edildiği, 1166 parsel sayılı parselin ise kumluk arsa niteliği ve 29.000 m2 yüzölçümü ile 1962 yılında yeniden tescil suretiyle Hazine adına tescil edildiği, ... köyü tüzelkişiliğince 1962 yılında satış yoluyla edinildiği,hazine tarafından açılan tapu iptal davası sonucu Beyşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/99-2007/372 E.K. sayılı kararıyla 1157 sayılı parselin 95.536,67 m2"lik kısmının, 1166 parsel sayılı taşınmazın is 19032,08 m2"lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından ... köyü adına olan tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiği, hükmün 02/04/2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 24/12/2008 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacının, adına kayıtlı bulunan taşınmazlarının tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde eldeki davayı açmasına ve arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal metodu kullanılarak değer belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 30/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.