20. Hukuk Dairesi 2014/2466 E. , 2014/5215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, ... Köyü 1028 sayılı taşınmazın orman tahdidi içinde iken 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı, tapu kaydının iptal edilerek Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, genel arazi kadastrosunun 07.03.1961 tarihinde kesinleştiği, 14.03.2009 tarihli Resmî Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle yapılan değişiklik uyarınca 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu gerekçesi ile Hazine tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi sonrasında Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.10.2011 gün ve 2011/12822 E. - 11854 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Hazinenin, çekişmeli taşınmazın 1948 yılında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile 1956 yılında ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturduğu ve taşınmazın kadastro tesbit tarihinden sonra Hazine adına adına orman rejimi dışına çıkarıldığı iddiasıyla temyize konu davayı açtığını, davacının; genel arazi kadastrosundan önceki hukukî sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukukî edene dayanarak iptal ve tescil istediğinden, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmadığı gibi 766 sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince de ikinci kadastro yolsuz (T.M.Y.nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağını ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince tapu sicili hiç bir süreye bağlı kalınmadan her zaman iptal edilebileceğini, davalının taşınmazın niteliğini görmeden satın almasının hayatın olağan akışına ve yaşam kurallarına uygun olmayacağından, davalının tapuya güven ve iyi niyet kurallarından faydalanamayacağını, mahkemece davanın esasına girilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası mahkemece 6292 sayılı Kanun uyarınca gerekli işlemler yapılarak tapu kaydı üzerindeki 2/B şerhi kaldırıldığından davanın konusu kalmadığı belirtilerek karar verilmesine yer olmadığına, dava açıldıktan sonra dava konusuna ilişkin kanunî düzenleme yapıldığı, bu nedenle bir karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulduğundan davacı ve davalı vekilleri lehine ücreti vekâlet takdirine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalıp, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1744 sayılı Kanuna göre 28.06.1982 tarihinde ilânı yapılıp dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Hükmü temyiz eden davacı ... Hazinesi, Muhakemat Genel Müdürlüğü Baş Hukuk Müşavirliğinin 03.03.2014 gün 4873 sayılı oluruna bağlı olarak 11.03.2014 havale tarihli dilekçesiyle temyiz talebinden vazgeçtiğinden davacının temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz dilekçesinin REDDİNE 06/05/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.