17. Hukuk Dairesi 2013/16065 E. , 2015/2441 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı ...; davalının işleteni ve sürücüsü olduğu araçla kusurlu olarak aracına çarpması sonucunda meydana gelen kazada, kendisinin ve küçük çocukları ... ve ..."ın yaralandıklarını, aracının hasar gördüğünü belirterek, 5.157 TL araç hasarı, 1.292,85 TL işten kalma, 350 TL delil tespiti masrafı, 140 TL belediye hizmet bedeli, 271,40 TL araç park ücreti, 300 TL yol gideri olmak üzere 7.511,35 TL maddi, kendisi için 5.000 TL, iki çocuğu için 2.500"er TL olmak üzere toplam 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kısmen kabulüne, 5.316,50 TL araç hasarı, 271,40 TL araç park ücreti, 140 TL belediye hizmet bedeli olmak üzere toplam 5.727,90 TL maddi; davacı ... için 4.000 TL, ... ve ... için 2.000"er TL olmak üzere toplam 8.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-HUMK."nun 74. (HMK."nun 26 m.) maddesi uyarınca talepten fazlaya hüküm verilemez. Dava dilekçesinde 5.157 TL araç hasar bedelinin tazmini talep edilmiş, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan 5.316,50 TL hasar bedeline hükmedilmiş olup, anılan husus gözardı edilerek talep aşılmak suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Kaza sonrasında düzenlenmiş olan kaza tespit tutanağında davalı asli ve tam kusurlu bulunmuş, ceza dosyasında ... dan alınan raporda da tam kusurlu bulunan davalı sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK."nun 23. maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK."nun 223. Maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilamları). Bu açıklamalar ışığında 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53.maddesine ilişkin değerlendirmeye gelince;
"Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkamesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." hükmünden anlaşılacağı üzere ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerekir. Eğer bu yönden kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmuyorsa, hukuk hakimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz etmek mümkün değildir.
Somut olaya bakıldığında maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamıyacağının kabulü gerekir.(YHGK"nun 1.2.2012 gün 2011-19/639 E, 2012/30 K sayılı ilamı)
Bu durumda mahkemece tarafların kusuru konusunda alınmış bir bilirkişi raporu olmadan ceza dosyasındaki rapora dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir. O halde mahkemece ceza dosyası da getirtilerek, kusur konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan kusur raporu alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme hüküm kurulması isabetli değildir.
3-6100 sayılı HMK"nın 266. (1086 sayılı HUMK"nın 275.) ve takip eden maddeleri uyarınca, mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşü alınarak karar verilmelidir. Sonucu açık ve belli durumlar ayrık olmak üzere, kusur ve hasar miktarının uzman bilirkişi aracılığıyla tespiti yapılmalıdır.
Her ne kadar mahkemece, hasar tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de rapor hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olmadığından, mahkemece hasar konusunda uzman bilirkişiden, aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağı, tamiri ekonomik ise tamir süresi ve tamir bedelinin tespit edilmesi, tamiri ekonomik değilse, pertotal olması halinde kaza tarihi itibariyle kazadan önceki ikinci el piyasa satış bedeli ve sovtaj değeri tespit edilerek buna göre tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
4-Bozma nedenine göre davalının manevi tazminata ilişkin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1),(2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının manevi tazminata ilişkin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 10.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.