3. Hukuk Dairesi 2020/575 E. , 2020/3279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki cezai şart işlemine yönelik menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Sayıştay tarafından kredi kartları üzerinden, sağlık harcamaları baz alarak yapılan incelemede, fazla fark ücreti aldıkları sonucuna varıldığını, davalı kurum tarafından Sayıştayın bu raporu dikkate alınarak aleyhinde cezai şart uygulandığını oysa kredi kartı ödemelerinin tek başına olayı açıklığa kavuşturmaya yetmeyeceğini ve cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürerek, 19/11/2013 tarih ve 19966705/934170740/4329011 sayılı yazı ile bildirilen 100.353,85 TL"lik cezai işleminden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; Sayıştay tarafından hazırlanan raporda davacı ile arasındaki sözleşmeye aykırı olarak davacıya fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini, durumun bildirilmesi üzerine yaptırılan incelemede davacı şirketin hak sahiplerinden fazla ödeme aldığının tespit edildiğini, davacı şirketin itirazda bulunduğunu, itirazların kısmen kabul edilerek neticeten davacıya cezai işlem uygulandığını, davacı tarafından birkaç örnekleme ile cezai işleme dair genel olarak itiraz edilmesinin doğru olmadığını, cezai şartın indirilmesi talebini kabul etmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalının cezai şart işleminin hukuki dayanağının olmadığı, somut verilere dayanmadığı, davacının herhangi bir kurum zararına yol açmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-)Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf yargılama gideri olarak vekâlet ücretine de mahkûm edilir. (HMK 323 1/ğ).
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olmamak kaydıyla nispi olarak belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Davanın tamamen veya kısmen kazanılması ya da reddedilmesi halinde ise, nispi vekalet ücreti kabul ya da reddedilen müddeabihin değeri üzerinden hesaplanır.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiş olmasına ve peşin karar ve ilam harcının davacı tarafından dava değeri üzerinden nispi olarak yatırılmış olmasına rağmen davacı lehine nispi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün vekalet ücretine ilişkin kısmındaki "1.800,00 TL vekalet ücretinin" ifadesinin hükümden çıkartılarak, yerine "10.778,24 TL nisbi vekalet ücretinin" ifadesinin yazılması suretiyle, hükmün düzeltilmesine ve hükmün davacı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.