Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2016/8802
Karar No: 2021/655
Karar Tarihi: 02.02.2021

Danıştay 4. Daire 2016/8802 Esas 2021/655 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/8802
Karar No : 2021/655

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…

İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına değer artış kazancından dolayı mükellefiyet tesisine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının Kırıkkale ili, … ilçesi, … ada, … parselde bulunan taşınmazı 18/05/2012 tarihinde 13.500,00 TL karşılığında satın aldığı, aynı taşınmazı 26/12/2012 tarihinde 97.500,00 TL bedelle sattığı, bu alım satım faaliyeti neticesinde elde ettiği değer artış kazancı dolayısıyla davacı hakkında mükellefiyet tesis edildiği, maliki olunan taşınmazların iktisap tarihinden itibaren beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulacağının kanunun amir hükmü olması nedeniyle, tapu kayıtlarıyla sabit satış nedeniyle tesis edilen mükellefiyet işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından gerçek bir alım satım işleminin olmadığı, bankadan kredi çekilmesi için tapudaki işlemin yapıldığı, daha sonra dairenin üçüncü kişiye satıldığı ve daire satışından eline geçen para olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından gerçek bir alım satım işleminin olmadığı iddia edilmekte ise de taşınmazın devrine ilişkin 140.000,00-TL bedelli teminat senedi alındığı ve taşınmazın üçüncü kişiye satılması sonucu senedin takibe konulduğu belirtildiğinden, ivazsız bir satış yapıldığının kabul edilemeyeceği, Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Vergi Usul Kanununun 3'ncü maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin ise yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadarki vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispat vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu belirtilmiş, aynı Kanunu’nun 30. maddesinde ise, “re’sen vergi tarhı” vergi matrahının tamamının veya kısmen defter, kayıt ve belgeleri veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmış, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi hali resen tarh sebepleri arasında sayılmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80/6. maddesinde; iktisap şekli ne olursa olsun ( ivazsız iktisap edilenler hariç) taşınmazların iktisap tarihinden başlayarak 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının Kırıkkale ili, … ilçesi, … ada, …parselde bulunan taşınmazı 18/05/2012 tarihinde 13.500,00 TL karşılığında satın aldığı, aynı taşınmazı 26/12/2012 tarihinde 97.500,00 TL bedelle sattığı, bu alım satım faaliyeti neticesinde elde ettiği değer artış kazancı dolayısıyla davacı hakkında mükellefiyet tesis edildiği, davacının taşınmazı sattığı .. ile 8 sene imam nikahlı birliktelik yaşadığı, bu kişinin taşınmazı iade etmek üzere davacıya 140.000,00-TL tutarında teminat senedi verdiği, evin iade edilmemesi ve söz konusu senedin davacı tarafından takibe konulması üzerine, …' nın davacıya silah doğrulttuğu, bu nedenle … Asliye Ceza Mahkemesi'nin E…., K…. sayılı kararı ile ceza aldığı anlaşılmaktadır.
İlke olarak, resmi evlilik birlikleri aile hayatı kapsamında olmakla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında bazı durumlarda evlilik dışı fiili birlikteliklerin ve dini evliliklerin aile hayatı kapsamında değerlendirilebileceği, bir birliktelik aile yaşamı niteliğini haiz ise gayri resmi birlikteliklerin de aile yaşamı olarak nitelendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Dosya içeriğindeki bilgilerden, davacı ile …'nın beraber yaşadığı, taşınmazın davacı tarafından ...'ya devredildiği, … Asliye Ceza Mahkemesi'nin E…., K…. sayılı dosyasında …'nın, davacının daireyi, kredi çekmek için kendisine devrettiği hususunu kabul ettiği, aralarında birliktelik olan davacı ile .. arasındaki alım-satım işleminin gerçek bir alım-satım işlemi olmadığı bu nedenle mükellefiyet tesisinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının … ve …'in karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 02/02/2021 tarihinde karar verildi.


(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-d maddesinde, idari davanın ancak kesin ve yürütülebilir işlemlere karşı açılabileceği, aksi halde davanın esastan incelenmeyerek aynı kanunun 15/1-b maddesi uyarınca reddedileceği hükmüne yer verilmiş, 2 nci maddesinde idari işlemin tanımı yapıldıktan sonra 10 uncu maddesinde de ilgililerince idari davaya konu edilebilecek bir işlemin veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurulabileceği kuralı getirilmiştir.
Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 378 inci maddesinde, vergi mahkemelerinde dava açılabilmesi (doğrudan) için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonu kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkifat yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış veya ödemeyi yapan tarafından da verginin kesilmiş olmasının gerekli olduğu, diğer bazı maddelerinde ise düzeltme veya düzeltme şikayet yoluyla yapılan başvurunun reddi, uzlaşma veya pişmanlık hükümlerinden yararlanma isteminin kabul edilmemesi, zarar indirimi veya iadesi ve benzeri konulara yönelik bir müracaata menfi cevap verilmiş olması gerektiğine vurgu yapılmıştır. İdari bir tasarruf veya kararın dava konusu edilebilecek idari işlemlerden sayılabilmesi için icrai bir niteliği haiz olması gerekmektedir.
Olayda, … tarih ve … sayılı iptali istenen yazıda değer artış kazancından dolayı davacı adına mükellefiyet tesis edildiği belirtilmekte olup, söz konusu mükellefiyetin süreklilik arzedecek ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete ilişkin mükellefiyet olmadığı gibi davacı adına herhangi bir vergi tarhiyatıda yapılmamıştır. Dava konusu yazının, mükellefin izleyen yılda vergisel sorumluluğunu yerine getirmesi için uyarı mahiyetinde bir yazı olduğu ve ortada dava konusu yapılabilecek bir icrai işlem bulunmadığı, incelenmeksizin ret kararı verilmesi gerektiği, Vergi Mahkemesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.


(XX) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi