8. Hukuk Dairesi 2012/4751 E. , 2012/11083 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve dahili davalı ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.11.2011 gün ve 224/598 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, Ellek Beldesi, Soylar Mahallesindeki sınırları belirtilen yaklaşık 1500 metrekare miktarındaki taşınmazı 37 senedir ekip biçerek kullandığını, içerisinde oğluna ait ev ve bahçe bulunduğunu, zeytin ve meyve ağaçları da mevcut olduğunu, bu yerin babasından kaldığını, orman ve köy ile ilgisi olmadığını, tapulama sırasında üzerine kaydedilmesinin unutulduğunu ileri sürerek, adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ve dâhili davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 766 sayılı Tapulama Kanununa göre 1986 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık, çalılık niteliğiyle tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak, taşlık niteliğiyle tapulama harici bırakılan yerlerin imar ve ihyaya muhtaç olduklarının kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen tüm olumlu koşulların davacı yararına gerçekleşmesi halinde böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik ve imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkündür. İlke olarak imar ve ihyaya muhtaç olan yerlerin imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise, diğer koşulların da varlığı halinde edinilmesi mümkün olabilir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17/1. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14.maddedeki şartlar mevcut ise, imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir” denilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz, denilmektedir.
Görüldüğü gibi imar-ihyaya muhtaç olan bir yer imar planları kapsamına alınmış ise, imar ve ihyayla edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması uyarınca imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava konusunun yöntemine uygun bir biçimde uygulanan imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise bu tür yerlerin edinilmesi olanaklı olabilir.
Başka bir anlatımla; imar ve ihya ile başlamayan zilyetlik, kazanma bakımından hukuken bir değer taşımaz. HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri (6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. m.) hükmü uyarınca; dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanıkların davetiye ile çağrılmaları, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, davacının bu yeri nasıl imar-ihya ettiği, imar-ihyanın başlama ve bitiş tarihleri, imar-ihya olgusunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma süresinin geçip-geçmediğinin ayrıntılı olarak sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde usulüne uygun olarak giderilmesine çalışılması, Kadastro Kanununun 17.maddesindeki tüm koşulların yerine getirilip getirilmediğinin gözönünde tutulması, dava konusu parsele komşu 958 sayılı parselin kadastro tutanak ve ekleriyle, kadastro sırasında revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, teknik yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla komşu kayıt ve belgelerin zemine uygulanması, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle çifte tapunun önlenmesi açısından dava konusu yerin tapuda kayıtlı olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, dava konusu taşınmaz Ellek Belediyesi sınırları içerisinde bulunduğundan imar planları içerisinde kalıp-kalmadığı, imar planı içerisinde kalıyor ise, hangi tarihte onaylanan imar planı kapsamında kaldığı hususunun krokisi eklenmek suretiyle Ellek Belediye Başkanlığından sorulması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.