8. Hukuk Dairesi 2012/4325 E. , 2012/11081 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.01.2012 gün ve 447/50 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; 981 ada 11 sayılı parselin kadastro tespit çalışmaları sırasında tapu kaydına dayalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, 70-80 yılı aşkın bir süreden beri vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu açıklayarak Hazinenin tapu kaydının iptali ile vekil edeni ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamış, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, 981 ada 11 sayılı parsel içerisinde teknik bilirkişice krokide A harfiyle gösterilen bölüm bakımından Hazinenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Toprak Tevzi Komisyonunca 20.10.1961 tarih ve 812 sıra nolu tapu kaydının oluşturduğu tarihten geriye doğru kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1961 yılında Toprak Tevzi Komisyonlarınca yapılan çalışmalar sonucu 1104 belirtmelik ve 2138 tablendikatif parsel numarasıyla ve tarla niteliğiyle Hazine adına belirtmelik tutanağı düzenlenmiştir. 05.10.2000 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Hazinenin az önce açıklanan Toprak Tevzi Komisyonunca oluşturulan 812 sıra numaralı tapu kaydının revizyonu ile 981 ada 11 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tespitinin yapıldığı ve kadastro tutanağının 03.04.2001 tarihinde kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Davacı, az yukarıda açıklandığı üzere harici satın alma, eklemeli zilyetlik ve zilyetlik hukuki sebeplerine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Toprak Tevzi Komisyonunca 20.10.1961 tarihinde dava konusu yer Hazine adına tarla niteliğiyle tapuya bağlandığına göre tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik ve eklemeli zilyetlik hukuken bir değer taşımaz, zilyede herhangi bir hak da bahşetmez. Bu tür olaylarda Hazine adına tapunun oluştuğu 20.10.1961 tarihinden geriye doğru 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi aranır. Bu zilyetliğinde TMK.nun 713/1. fıkrasında açıklandığı gibi aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetlik olması gerekir.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 20.10.1961 tarihinden geriye doğru ve zilyetliğin başlangıç tarihide asgari 1941 yılı olmak üzere davacı ve satıcısının 20 yıllık zilyetlik süresinin bulunup bulunmadığı, aralıksız-çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun zilyetlik olup olmadığı hususlarının yeniden yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, duyuma dayalı bilgilerinin bulunup bulunmadığının araştırılması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları; uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK.nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi gerekir. Öte yandan, yargılama tutanakları üzerinde yapılan incelemede mahkemece, tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda süre ve imkan tanınmadığı, 16.06.2011 tarihinde alınan keşif ara kararında yerel bilirkişi ve tanıklarında keşif yerinde ne şekilde hazır bulundurulacakları ve dinlenecekleri konusunda herhangi bir açıklama yer almadığından tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda taraflara süre ve imkan tanınması az yukarıda belirtilen HMK.nun 243, 244 ve 259. maddelerinin göz önünde bulundurulması, keşif kararının yöntemine uygun bir biçimde alınmasının gözetilmesi ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken 20 yıllık sürenin başlangıç ve bitiş tarihleri açıklanmadan eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 23.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.