13. Hukuk Dairesi 2016/26669 E. , 2019/12168 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ... ... A.Ş."den 32 yıllık bedel karşılığı 13.000-EURO olan devre tatil hakkı satın aldığını, ancak bir süre sonra her şey dahil sisteme geçildiğini, kendisinin bu sistemi kabul etmediğini ve bu sebeple sözleşmeyi 07/10/2010 tarihli Beyoğlu 8.Noterliği"nin 17213 sayılı ihtarı ile fesih ihtarnamesi ile feshettiğini belirterek, kullandığı dönemin mahsubu ile bakiye kalan dönem için ödediği bedelin iadesi amacıyla icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davanın 4.192,60-TL talep yönünden kısmen kabul ve kısmen red edilen miktar üzerinden Tuzla İcra Müd. 2010/16935 nolu takibin devamına, kabul edilen miktar üzerinden yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İİK. 67/1 maddesi "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir" düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre sükut-u hak süresidir. Ne var ki, bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlayacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin hak düşürücü süresi olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir. Davacının yaptığı icra takibine itiraz edildiğini öğrenmesi de itirazın içeriğini tam olarak öğrendiğini göstermez. Bu nedenle 1 yıllık bu süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır.
Somut olayda, davalı borçlunun itirazının davacıya (icra dosyasındaki alacaklıya) tebliğ edilip edilmediği değerlendirilerek tebliğ edilmişse yukarıda açıklanan yasa hükmüne göre 1 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılıp açılmadığı gözetilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu husus değerlendirmeye alınmadan davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
2-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf, ödediği bedelin iadesi için davalı hakkında icra takibi başlattığını, ancak davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini iddia ederek, yapılan itirazın iptali ile dava konusu takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı ise cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş; ancak tarafların tüm talepleri hakkında bir karar verilmemiştir. Zira davacı taraf, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin davacının icra inkar tazminatı talebi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadan mahkemece sadece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
3-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.