21. Hukuk Dairesi 2016/11827 E. , 2018/1606 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, eşinden ve babasından dolayı ölüm aylığı almaya hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının Bağ-Kur sigortalısı iken vefat eden eşinden dolayı aldığı ölüm aylığının yanısıra yine Bağ-Kur sigortalısı olan babasından dolayı da ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının eşi ..."un 20/07/1999 tarihinde vefat ettiği, davacının babası..."nin 18/02/1985 tarihinde vefat ettiği, davacının eşinden dolayı ölüm aylığı aldığını belirterek babasından dolayı da aylık bağlanması için Kuruma 26/09/2012 tarihli dilekçesi ile başvuru yaptığı, davalı Kurum tarafından hem eşinin hem de babasının Bağ-Kur sigortalısı olduğu belirtilerek aynı statüden iki ölüm aylığı bağlanamayacağı gerekçesi ile davacının talebinin reddedildiği, davacının eşinin ve babasının sigortalılığına ilişkin dosyalarının Kurumdan getirtilmediği, Kurum cevabından her ikisinin de Bağ-Kur sigortalısı olduğu anlaşılmaktadır.
01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortasına İlişkin Bazı Geçiş Hükümleri” başlıklı Geçici 1. maddesindeki; “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanun"un 1. maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi uyarınca, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 45 ve 46. maddeleridir.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanun"un “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanun"la değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malul bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “...bu Kanun ile diğer ... kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 sayılı Kanun"un “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
İptale konu düzenleme daha sonra bu kez kanun koyucu tarafından 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 sayılı Kanun"un 23. maddesiyle benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “... bu Kanun ile diğer ... kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.
Somut olayda, davacının babasının ve eşinin sigortalılığına ilişkin dosyaları Kurumdan getirtilip yukarıda açıklanan yasal mevzuat doğrultusunda değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının babasının ve eşinin sigortalılığına ilişkin dosyalarını Kurumdan getirtmek, hem aylık bağlanmasına ilişkin 1479 sayılı Yasa"nın 45. maddesi hem de aylığın kesilmesi koşullarını düzenleyen 1479 sayılı Yasa"nın 3165 sayılı Yasa ile değişik 46. maddesi bakımından davacının eşinin ve babasının 02.08.2003 tarihinden önce vefat etmiş olmaları nedeni ile 02.08.2003 tarihinden önceki mevzuatın uygulanacağını ve davacının eşinden dolayı almakta olduğu ölüm aylığının “geçimini sağlayacak gelir” kapsamında değerlendirilemeyeceğini göz önünde bulundurarak davacının babasından dolayı alabileceği aylık bakımından eşinden aldığı aylık dışında başkaca geliri bulunup bulunmadığı araştırmak ve yukarıda anılan Yasa maddelerine göre değerlendirme yapıp sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
22/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.