
Esas No: 2014/6118
Karar No: 2015/4659
Karar Tarihi: 12.03.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/6118 Esas 2015/4659 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ........ tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Savunma hakkı Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınmış, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 73. maddesi (01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesi) ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin "Adil Yargılanma" başlıklı 6. maddesinde de ayrıca düzenlenmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan anılan 73. madde hükmüne göre mahkeme, tarafları dinleyip; onları iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için usulüne uygun biçimde davet etmedikçe hüküm tesis edemez.
Somut olayda, dava dilekçesinin ....."e yöntemince tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
Geçici olarak adreste bulunmama halinde yapılacak işlemin ne olacağı, adresinde bulunamayan kişilere tebligatın hangi şekilde yapılacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 20, 21 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 29. maddelerinde açıklanmıştır.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun öncelikle bunun nedenini, geçici mi yoksa temelli mi ayrıldığını bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve(veya) memurlarından tahkik ederek bunların beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalattırması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir. Yapılacak bu tespitten sonra belirlenecek duruma göre 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebliğ işlemleri gerçekleştirilir.
Dava dilekçesi tebligatındaki tebliğ şerhinde ise "Muhatabın çarşıda olduğu isim ve imza vermekten kaçınan komşusunun beyanından öğrenildi. Evrak mahalle muhtarına tebliğ edildi.. Muhatabın kapısına 2.nolu örnek yapıştırılarak komşusu "na haber verildi." açıklamasına yer verilmiş olup; yukarıda açıklandığı biçimde davalının çarşıya gittiğinin kimden soruşturularak tespit edildiği ve bu kişinin açık
kimliğinin ne olduğu tebliğ mazbatasında açıklanmamıştır. Yine adı geçenin bunu onaylayan imzası da alınmamıştır. Böylece bu yönler onaysız kalmıştır. Dolayısıyla, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kalmıştır.
Belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında dava dilekçesinin anılan davalıya yöntemince tebliği ve taraf teşkili sağlanmadan; davalının savunma hakkı ortadan kaldırılarak davanın esasına girilip hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O hâlde, hükmü temyiz eden davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.