Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/26503
Karar No: 2019/12163
Karar Tarihi: 05.12.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/26503 Esas 2019/12163 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/26503 E.  ,  2019/12163 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACI-K.DAVALI : ...
    DAVALI-K.DAVACI :

    Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacı, 17/06/2011 tarihinde sandalyeden kalkarken ayağının kayıp düşmesi sonucunda ayak bileğini kırdığını, ambulansla davalı hastaneye kaldırıldığını, gelen ambulansta hemşire veya doktor olmadığını, kırık ayağının atele alınmadan 4 kat aşağı indirildiğini, ameliyata alındığını, ayak bileğinin hem sağına hem de soluna platin takıldığını, ameliyattan bir ay sonra dikişlerinin alındığını, fizik tedaviye gönderildiğini, fizik tedavi esnasında uygulanan ılık su ve egzersizlerden kısa bir süre sonra dikiş yerlerinin iki taraflı açılmaya başladığını, fizik tedaviye ara verildiğini, verilen ilaçlarla pansumana devam edildiğini ancak açılan yaranın bir türlü kapanmadığını, plastik cerrahiye yönlendirildiğini ve ameliyat olması gerektiğinin belirtilmesi üzerine yapılan ameliyat ile yaranın üstüne yama yapıldığını, doktorun talimatlarını yerine getirmesine rağmen yama yapılan yerin açılmaya başladığını ve sarı su akmaya devam ettiğini, ortopedi kliniğinde tahlil yaptırdığını ve tahlil sonucunda ameliyat yerinin enfeksiyon olduğunun ortaya çıktığını, 2. ameliyatla yapılan yamanın altında yumuşak doku oluşmadığından yamanın tutmadığını, davalı hastanenin polikliğinde ebe olarak çalıştığını, emekli olduğu için SGK"dan herhangi bir ödeme alamadığını, bu süreçte hem maddi hem de manevi olarak çok yıprandığını, ameliyat sonrası enfekte yara teşhisi konulduğunu, yaranın her gün bisturiyle kazındığını, bu işlemlerden dolayı inanılmaz ağrı ve acı çektiğini, raporu dolduktan sonra yarası kapanmamasına rağmen topallaya topallaya işe gitmek zorunda kaldığını, bu sırada tedavisine devam ettiğini, röntgen çektirdiğinde platinin vidasının çıktığını öğrendiğini ve bu nedenle 3. ameliyatını olmak zorunda kaldığını, bu ameliyatına rağmen ilk ameliyattaki çuval izi dikişlerinin kaybolmadığını, davacının bütün bu zorluklara rağmen topallaya topallaya işe gidip hastalara güler yüzlü hizmet vermiş olmasına rağmen işten çıkartıldığını, en basit işleri bile yapamaz hale geldiğini, aile hayatında huzursuzluklara neden olduğunu, ameliyatla oluşan yara izinin çok kötü göründüğünü, psikolojisinin bozulduğunu, antideprasan almaya başladığını, maddi anlamda da kayıpları olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00.-TL maddi, 20.000,00.-TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istediklerini bildirmiştir.
    Davalı, davacıya uygulanan tıbbi işlemlerin tamamen bilimsel gerçeklere uygun olup hiçbir kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Açtığı karşı dava ile; yapılan tıbbi tedaviler için 4.500,00-TL ödemesi gerekirken, yine kurum personeli olduğu için ücretin tahsil edilmemiş olduğunu, davacının, kendisine yapılan A sınıfı hastanedeki bu tıbbi destek ve hizmetler nedeniyle şirkete olan tedavi masraflarını ödememiş olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile 4.500,00-TL tedavi hizmet alacağının hizmet tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıdan tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı karşı davalı ve davalı karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı karşı davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Dava, doktor hatasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup, davacı, ayak bileğinin kırılması nedeniyle davalı hastanede ameliyat olduğunu, ancak dikişlerinin özensiz dikilmesi nedeniyle açıldığını, bu sebeple ikinci ameliyat olmak zorunda kaldığını, ancak daha sonra ayağına takılan vidaların çıkması nedeniyle üçüncü ameliyat olduğunu belirterek maddi ve manevi zararların tazminini istemiş, davalı kusur ya da ihmalleri olmadığını savunarak davanın reddini dilemiş; açtığı karşı dava ile davacının personel olması nedeniyle ödemediği hastane masraflarının tahsilini istemiştir. Mahkemece, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu’ndan alınan rapor ile karşı dava için konusunda uzman bilirkişiden alınan rapor hükme esas alınarak asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. O nedenle ... memuru ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özelliklerinin göz önünde tutulması, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılması ve en emin yolun seçilmesi gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, (doktordan) tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Dosya içerisinde olayla ilgili mahkeme kanalıyla alınan Adli Tıp Kurumu raporlarında, yapılan teşhis ve tetkiklerin usulüne uygun olması nedeniyle doktora atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir. Davacı, alınan rapora itiraz etmiş, mahkemeden konu ile ilgili yeniden bir rapor alınmasını istemiş, davacı tarafın bu talebi karşılanmadan yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm tesis edilmiştir. O halde mahkemece, davacının davalı hastanede olduğu ameliyatlarda doktor hatasının bulunup bulmadığı, davacının iddiaları ve özellikle davacının bilirkişi raporlarına yaptığı itirazlar da değerlendirilip tartışılmak üzere üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman ve içinde estetik ve plastik cerrahi uzmanı da olan akademik kariyere sahip yeni bir bilirkişi kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı karşı davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı karşı davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL. kalan harcın davalı-karşı davacıdan alınmasına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacı-karşı davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi