9. Hukuk Dairesi 2014/18007 E. , 2015/32160 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ile %40 dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 15.01.2007 tarihinden iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği 03.10.2007 tarihine kadar home office şeklinde çalışarak internet üzerinden müşteri ilişkilerini ve satış anlaşmalarını düzenleme ve sipariş onaylama görevini ifa ettiğini, ... İş Mahkemesi’nin 2007/520 sayılı dosyası ile işe iade davası açtığını, 4 aylık ücret alacağının tahsilini sağlamak amacıyla Kartal 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/11197 E. sayılı dosyası ile davalı şirkete karşı yapmış oldukları icra takibinin itiraz üzerine durduğunu, .... Noterliğinin 02/12/2010 tarihli ve 39789 yevmiye nolu ihtarnamesi ile işe iade başvurusu yaptığını, davalı şirketin 3 gün içinde işe başlaması gerektiğini bildirdiğini, 3 gün içinde ...."dan ...."e taşınmasının ve işe başlamasının mümkün olmadığını, yapılan davetin gerçek ve samimi bir işe başlama daveti olarak kabul edilemeyeceğini, kendisinin gönderdiği ihtarnamenin 24.02.2011 tarihinde davalı Şirketçe tebliğ alınmaına rağmen herhangi bir cevap verilmediğini iddia ederek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve % 40"dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 4. İcra Dairesinde yaptığı icra takibinde somut bir alacaktan bahsedilmediğini, 12.000-TL. asıl alacağın neye ilişkin olduğu ve bu 12.000.-TL.nin neye dayanarak hesaplandığının açıklığa kavuşmadığını, Yargıtay"ın bozma ilamında davacı lehine hükmedilmiş herhangi bir alacak miktarının belirtilmediğini, icra takibinin tespit hükmünde bir ilama dayandığını, kesin bir alacak içermediğini, davacının işe iade kararının kesinleşmesinden sonra müvekkil şirketin davacıya işe başlaması için .... Noterliğinin 20/12/2010 Tarih ve 18422 yevmiye nolu ihtarnamesi ile çağrıda bulunarak 03/01/2011 tarihinde işe başlaması gerektiğinin bildirildiğini ancak davacının bu tarihte ve devam eden tarihlerde işe başlamadığından taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacının iş akdinin davalı işverence feshi üzerine açılan işe iade davasında Kartal 4. İş Mahkemesi’nce verilen dava reddine ilişkin kararın Yargıtay 9 Hukuk Dairesi’nin 18/10/2010 tarihli ve 2009/ 29417 - 2010/ 29407 karar sayılı ilamı ile bozularak ortadan kaldırılmasına, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, 4 aylık işe başlatmama tazminatına ve 4 aya kadar boşta geçen süre ücretlerin tahsili gerektiğine ilişkin kesin karar verildiğinin görüldüğü, işe iade kararı kesinleştiğinde süresi içinde müracaat halinde işverenin işçiyi 1ay içinde işe başlatmak zorunda olup aksi takdirde hükümde yer alan boşta geçen sure ücretleri ve tazminat miktarını ödemekle yükümlü olacağı, işverenin işçinin işe başlatılmasına yönelik davetinin samimi olması dürüstlük kurullarına uygun yapılması ve herhangi bir şart içermemesi ve aynı şartlarda işe daveti içermesinin gerektiği, davalı işverenin ...da ikametgah eden ve home office olarak çalışmakta iken iş akdi feshedilen davacıya Mersinde işe başlatılacağına ilişkin davet gönderildiği, dolasıyla eski işine aynı koşullarda geçerli ve samimi bir davetten söz edilemeyeceğinin açık olduğu, zira iş görme borcunun ifa edileceği yer hizmet ilişkisinin esaslı unsurlarından biri olup, aleyhe iş yeri değişikliğinin işçi tarafından kabul edilmemesi halinde bağlayıcılığından söz edilemeyeceği, bu nedenlerle işe davetin dürüstlük kurullarına uygun ve samimi olmadığından, davacının 4 aylık boşta geçen süre ücretine hak kazındığı sonucuna varıldığı, bu ücret alacağının 12.000,00 TL olduğu boşta geçen süre ücret alacağına işverene başvurunun yapıldığı, 02/12/2010 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizinin işletilmesi gerektiği takibin 01/12/2010 tarihli olması nedeniyle işlemiş faiz alacağının bulunmadığı, anlaşıldığından takibin 12.000,00 TL üzerinden devam etmesi gerektiği görülmekle itirazın kısmen iptaline, icra inkar tazminatının da yasal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu ile işverenin işe davetinin samimi olup olmadığı ve buna bağlı olarak takibe konu boşta geçen süreye ait ücrete davacının hak kazanıp kazanmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
Her şeyden önce işçinin işe başlamak için başvurusu için verilen kararın kesinleşmesi gerekir. Başlatılma için başvuru imkanı ancak kesinleşen kararın tebliği ile başlayacağından, işçinin bu tarihten önceki açıklaması kural olarak sonuç doğurmamalıdır. Karar kesinleşmeden işçinin işe başvurusu, işverenin tutumuna bağlıdır. İşveren karar kesinleşmediği için, başlatma veya başlatmama nedeni ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretini ödeme yükümlülüğü doğmadığından, işlem yapmayacağı gibi, işçiyi kesinleşmeden işe başlatılmasını sağlayabilir.
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen madde, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanılmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Keza 6100 Sayılı HMK.’un 28/1 maddesine göre “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar”. Tarafların iyiniyeti veya kötüniyetini(Y. İBK. 14.2.1951 gün ve 17/1), taraflarca ileri sürülmese dahi dosyadan anlaşıldığı takdirde hakim resen dikkate alacaktır(Y. HGK. 21.10.1983 gün ve 1981/1-30 E, 1983/1000 K).
Feshin geçersizliği ve işe iade kararı sonrası, işçinin işe başlatılması için başvurusu ile işverenin işe davetinin de dürüstlük kuralı kapsamında samimiyet noktasında sorgulanması gerekir.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez.
Dosya içeriğine göre davacı işe iade kararı kesinleştikten sonra işe iade başvurusundan önce, yani henüz işe başlatılıp başlatılmayacağı belli olmadan 01.12.2010 tarihinde icra takibine başlamış, takipten sonra 02.12.2010 tarihinde ise işe başlatılmasını talep etmiştir. Bu durumda takip tarihinde başvuru olmayıp başlatılmamada bulunmadığından muaccel bir alacaktan söz edilemez. İtirazın iptali davasının reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.