9. Hukuk Dairesi 2015/25694 E. , 2015/32154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GEBZE 2. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2015
NUMARASI : 2014/410-2015/293
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 25/06/2013 tarihinde 1 yıl süreli belirli iş sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davacının Genel Müdür pozisyonunda çalışacağını, sözleşme bitimine göre 3 ay kala taraflarca feshedilmediğinden aynı süre ile uzar hükmünce sözleşmenin zincirleme olarak yenilendiğini, bu şekilde belirsiz süreli hale geldiğini, genel müdürlük yetkisinin daha sonra alınan yönetim kurulu kararları ile yönetici sıfatına düşürüldüğünü, tek imza ile işlem yapma yetkisinin elinden alınmış olduğunu, çalıştığı süre boyunca iş adamı profiline uygun bir performans ortaya koyduğunu, 22/04/2014 tarihinde iş akdinin feshedilmiş ancak fesih bildiriminin kendisine tebliğ edilmediğini, Bilgem başkanının değişmesinden sonra ilk icraatlarından birinin müvekkilini işten atmak olduğunu, gerekçe olarak ise davacının iki ayrı şirketin daha bordrosunda gözükmesi ve bir şirkette 2022 yılına kadar müdür olarak atanmış olması ayrıca genel kurul ve yönetim kurulu kararlarını tescil etmekte ihmalkar davranmasının gösterildiğini, iş verenin bu vaziyeti bilerek işe aldığını, bu konuda muvafakatinin bulunduğunu belirterek, davacının iş akdinin feshinin haksız ve geçersiz olduğunun tespitine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davacının genel müdür olması nedeniyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını ve işe iade davası açamayacağını, davacının genel müdür olduğunu ve en üst düzey yönetici olduğu ve ticaret sicil gazetesinde yayınlanan kararla yetkilerinin sona ermediğini, yeniden genel müdür olarak atandığını ve yetkilerinde bir kısıtlamaya gidilmediğini, şirketi temsilde yönetim kurulu başkanının bile tek başına imza yetkisi yokken, davacıya da yönetim kurulu başkanı ile birlikte imza yetkisinin müştereken verilmesi onun genel müdürlük sıfatının elinden alındığını göstermeyeceğini, davacı ile ilgili bir takım verilere ulaşılmış olduğunu, bu konularla ilgili kendisinden savunma istenip, bir günlük süre verildiğini, ancak kendisinin bu savunma talebi yazısını tebellüğ etmekten imtina ettiğini, davacının müvekkili şirkette genel müdür olarak çalışırken farklı iki şirkette daha sigortalı olarak kazanç elde edece şekilde çalıştığını, bu durumun doğrudan haklı fesih nedeni olduğunu, genel müdür sıfatı ile çalıştığı için işe iade davası açma hakkı olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının tek başına şirketi temsil yetkisi varken şirketi yönetim kurulu başkanı ile birlikte müştereken temsil yetkisi verildiği, bu şekilde tek başına temsil yetkisinin alındığı bu nedenle davacının iş güvencesi kapsamında olduğu, fesih için gerekçe gösterilen davacının başka bir şirkette ortak olmasının davalı işveren tarafından önceden bilindiği, yönetim kurulu kararlarının tescilinde yaşanan gecikmede davacının bir kusurunun olmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davacının davalı şirkette genel müdür unvanıyla çalıştığı, iş sözleşmesinde şirkette en üst düzey yönetici olduğu belirtilerek yönetim kurulu kararları dahilinde şirketi yönetme ve temsil yetkisinin verildiği, fesih tarihinden bir gün önce tescil edilen 14.03.2014 tarihli yönetim kurulu kararıyla şirketi yönetim kurulu başkanı ve davacının birlikte müştereken temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Davacının fesihten bir gün önce imza yetkisinin yönetim kurulu başkanı ile birlikte kullanması, temsil yetkisinin alındığı anlamına gelmez. Birlikte temsil yetkisi bulunması işveren vekilliği sıfatını sona erdirmez. Davacının iş güvencesi hükümlerinden işveren vekili olması nedeni ile yararlanamaz. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 125.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
Kesin olarak 12/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.