4. Hukuk Dairesi 2016/9180 E. , 2019/435 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 21/04/2015 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava; haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin olay tarihinde ... Komutanlığı Askeri Mahkemesinde Savcı olarak görev yaptığını, davalının ise aynı birimde zabıt katibi olarak görev yaptığını ve kullanıcısı olduğu bilgisayarda bulunan önemli bir klasörün kaybedilmesi nedeni ile müvekkili tarafından davalı hakkında soruşturma yürütüldüğünü ve bu nedenle davalının Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanlığına müvekkili hakkında şikayet dilekçesi vererek müvekkiline yönelik mesleği ile ilgili asılsız isnatlarda bulunduğunu belirterek oluşan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davalı tarafından davacı hakkında verilen şikayet dilekçesinde, davacının mesleki liyakatının sorgulandığı, mesleğinde başarısız olduğunun iddia edildiği ve bu durumların şikayet hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu
gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; davacının ... Komutanlığı Askeri Mahkemesinde Savcı olarak görev yaptığı, davalının ise aynı birimde zabıt katibi olarak görev yaptığı ve davalının Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanlığına davacı hakkında verdiği on bir sayfalık şikayet dilekçesinde şahsının şüpheli sıfatı ile dinlendiğini, soruşturmanın dokuz ay devam ettiğini, davacının kasıtlı olarak bunu yaptığını ve hakkaniyetli davranmadığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Davalının şikayetçi olmasında somut bir takım emarelerin bulunduğu kabul edilmelidir.
Şu durumda, davalı tarafından şikayetin olağan kuşku üzerine yapıldığı ve hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı ve ayrıca davacının kişilik haklarına yönelik saldırı teşkil eden ifadelerin de kullanılmadığı kabul edilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.