8. Ceza Dairesi 2019/13153 E. , 2020/17173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, silahla tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1-) Sanık ... hakkında silahla tehdit suçundan kurulan hükme karşı yapılan temyiz isteminin incelemesinde;
5271 sayılı CMK.nın 231/12. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar itiraza tabi olup temyiz yasa yoluna başvurulması olanaklı bulunmadığından, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, mercide yanılma nedeniyle CMK.nın 264. maddesi gözetilerek sanığın temyiz isteminin itiraz olarak kabulü ile gereğinin mahallinde yerine getirilmesi için dosyanın mahalline İADESİNE,
2-) Sanık ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme karşı yapılan temyiz isteminin incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine göre, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Tüm dosya içeriğine göre, katılan ..."in aşamalardaki beyanlarına göre, sanık ..."nin, olay günü, katılana torununun nerede olduğunu sorduğu, katılanın, sanığın torununun nerede olduğunu bilmediğini söylemesi üzerine, sanığın katılanı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıktan sonra katılanı zor kullanarak kendi evine götürüp, orada katılanı bir odaya kilitlediği, katılanı bir süre tuttuktan sonra, soruşturma başlamadan önce kendiliğinden serbest bıraktığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK.nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması neticesinde fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.10.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(K.D)
KARŞI OY GEREKÇESİ
"Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK"nın maddelerinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için:
1- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun tamamlanmış olması,
2- Failin mağduru soruşturmaya başlanılmadan serbest bırakılması,
3- Failin, mağdurun şahsına bir zarar vermemiş olması,
4- Failin, mağduru "kendiliğinden" serbest bırakılması
5- Failin mağduru "güvenliği bir yerde" serbest bırakmış olması koşullarının tamamının birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Uyuşmazlığa konu olayda, diğer koşulların gerçekleştiği konusunda bir duraksama bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, "mağdurun şahsına bir zarar verilmemiş olma" koşulu üzerinde durulmalıdır.
Öğretide, 5237 sayılı TCK"nın 110. maddesinde geçen "mağdurun şahsına zarar" ifadesinden, mağdurun vücut bütünlüğüne ve cinsel dokunulmazlığına yönelik davranışların anlaşılması gerektiği baskın görüş olarak ortaya konulmuştur. (...... TCK Şerhi, s. 2887; ..., .... Dergisi, yıl: 2007, sayı:1-2, s. 1203-1204; ......, TCK, C.III, s. 3681)
Kaldı ki kanun koyucu TCK"nın 109/6. maddesinde; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacağı belirtilmiş ancak kanun koyucu iradesi aynı Yasanın 110. maddesinde "neticesi sebebiyle ile ağırlaşmış yaralama hallerinde" deyimi yerine bu kez "şahsına zararı dokunmaksızın" deyimini tercih etmiştir. Kanun koyucunun suçun işlenmesi süresinde ve işlenen suçun doğal sonucu olarak oluştuğu kabul edilen BTM ile giderilebilir nitelikteki yaralanmaların TCK"nın 110. maddesi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin bir gerekçesi ya da iradesi söz konusu değildir. Aksinin kabulü kanun koyucunun iradesinin önüne geçmek olur. Kanunun cebiri, 109/2. maddede suçun unsuru sayması tek başına BTM niteliğindeki yaralanmaların aynı kanunun 110. maddesinde belirtilen "şahsa zarar" kavramı içinde kalmadığı şeklinde yorumlanamaz. Bu genişletici bir yoruma yol açar.
Keza bu yaralanmanın suçun işlenmesi sırasında ve işlenen suçun doğal sonucu olarak" oluşması da basit yaralanmaların TCK"nın 110. maddesinde belirtilen zarar kavramı kapsamı dışında tutulması için yeterli bir gerekçe değildir. Aksinin kabulü halinde bir kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak amacıyla kaçırma, alıkoyma gibi eylemler sırasında işin fıtratından kaynaklanan yaralanmaların mağdur yönünden doğal ve katlanılması gereken sanık yönünden sorumluluk yaratmayan yaralanmalar olarak kabulü sonucunu doğuracaktır. Oysa zararlar mağdurun isteği ile değil sanığın haksızlık oluşturan hukuka aykırı eylemiyle gerçekleşmiştir.
Yine nitelikli yaralanmalara neden olanlar ile basit yaralama gerçekleştiren ve mağdurları serbest bırakan failler arasındaki adaletsizliğin giderilmesi gerektiği ileri sürülebilirse de bu kez basit de olsa hiçbir zarara neden olmadan mağdurları bırakanlar ile basit de olsa yaralamaya neden olan failler arasında adaletsizlikten bahsedilecektir. Çoğunluk kararında göz ardı edilen bir hususta, hırsızlığa konu eşya ve para yönünden TCK"nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlıkta, mağdurun tüm maddi zararlarının giderilmesi beklenmekte, kısmi giderme halinde ise mağdurun rızasının aranmasıdır. Kanun koyucunun, mal varlığına yönelik suçlar yönünden tüm zararın tamamiyle giderilmesini (rıza ile kısmen giderme hariç) ararken kişinin vücut ve ruh sağlığı bütünlüğüne karşı gerçekleştirilen bir eylem için basit yaralanmaların etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına engel görmemesi söz konusu olamaz ve iradesinin bu şekilde yorumlanması yasanın ruhuna aykırıdır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; somut olayla "mağdurenin şahsına zarar vermeksizin" serbest bırakma şartının gerçekleşmediği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmak mümkün olmamıştır. 19.10.2020
...
Muhalif Üye