Esas No: 2020/7280
Karar No: 2020/10899
Karar Tarihi: 04.11.2020
Karşılıksız yararlanma suçu - Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2020/7280 Esas 2020/10899 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonunda, şüpheli bir kişi hakkında karşılıksız yararlanma suçundan iddianame hazırlandı. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bir önceki benzer bir kararı göstererek, şüphelinin şikayetçi kuruma ödeyeceği vergili ve cezasız zarar miktarının belirlenmesi için keşif raporu alınması gerektiği belirtildi. Bu yapılmadan iddianame hazırlanmasının yanlış olduğu ve iddianamenin iadesi kararına itirazın reddi yerine kabul edilmesinin yanlış olduğu belirtildi. Bu nedenle Yargıtay 13. Ceza Dairesi, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını bozdu ve dosyanın yerinde işlemlerin yapılmak üzere mahkemeye geri gönderilmesi kararını verdi.
Kanun Maddeleri: TCK 168/5, CMK 160/2, 170, 174, 309/3a ve 4a.
(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2020/7280 E. , 2020/10899 K.
"İçtihat Metni"
KANUN YARARINA BOZMA
Karşılıksız yararlanma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07/08/2019 tarihli ve 2017/71441 soruşturma, 2019/35441 esas, 2019/23376 sayılı iddianamenin iadesine dair İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/09/2019 tarihli ve 2019/587 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile iddianamenin iadesi kararının kaldırılmasına ilişkin mercii İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/09/2019 tarihli ve 2019/791 değişik iş sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 24.06.2020 gün ve 94660652-105-234-21904-2019-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 01.07.2020 gün ve 2020-55232 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 12/04/2018 tarihli ve 2018/2565 esas, 2018/5584 karar sayılı ilâmında yer alan, "Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK"nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikâyetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz. Maddede “ ... bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır ... Bu durumda Cumhuriyet Savcısı sulh ceza hakiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır.” Yargıtay’ımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. C.D.’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)...Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili zarar miktarı gerekirse keşifte yaptırılmak (yada yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikâyetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır. Bu sebeple iddianamenin iadesi ve bu karara yönelik itirazın reddi kararları usul ve yasaya uygundur." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nca anılan Yargıtay ilamında belirtilen şekilde mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor doğrultusunda normal tarifeye göre vergisiz ve cezasız gerçek zarar miktarı tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikayetçi kuruma ödemesi halinde haklarında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmadan iddianame tanzim edildiği gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi"nde benimsenen, “Kişilerin Lekelenmeme Hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma” prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten
./.
Cumhuriyet Savcıları"nın makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev"i filtre görevi yapmaları gerekir.
Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK"nın 160 / 2. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde cumhuriyet savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.
Soruşturma evresi uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede bitirilmesi hedeflenmiştir.
Nihayet, 5271 sayılı CMK"nın 174. maddesinin 7188 sayılı Kanun ile değişik 1. fıkrasının b) bendi hükmüne göre de "Suçun sübutuna doğrudan etki ederek mevcut bir delil toplanmadan" hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir.
Karşılıksız yararlanma suçu bakımından özel bir etkin pişmanlık düzenlemesi olan TCK"nın 168/5. maddesi gereğince ve kanun koyucunun amacı doğrultusunda şikayetçi kurumun uğradığı zararı, vergisi dahil suç tutanağı ile belirlenmiş veya belirlenecek olan cezasız tutarının ödenmesi halinde şüpheli hakkında kamu davası açılamaz.
Maddede “ ... bahsedilen zarar, vergili ve cezasız miktardır ... Bu durumda Cumhuriyet savcısı sulh ceza hakiminden keşif yapılıp rapor alınması için talepte bulunmalı ve alınacak rapor sonucunda sanığa ödeme bildiriminde bulunmalıdır.”(F. Balcı/Y. Üyesi – S. Öztürk/Y. Savcısı – Hırsızlık, Karşılıksız Yararlanma ve Yağma Suçları/2017, sayfa: 412).
Yargıtayımızın istikrar bulmuş içtihatları da bu yönde olup, gecikme faizi ve benzeri zararlar 168. madde kapsamında değerlendirilemez. (Y. 17. CD’nin 16.06.2017, 2015/18830 E. ve 2016/9113 K. sayılı kararında olduğu gibi.)
Somut olayda şikayetçi kurumun şüpheliden talep ettiği miktar, 8.682,40 Türk lirasıdır.
Maddeye göre, ödenmesi halinde şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilmesi sonucunu doğuracak olan vergili ve cezalı zarar miktarı gerekirse keşifte yaptırılmak (yada yapılmak) suretiyle tespit edilip, şüphelinin bu miktarı şikayetçi kuruma ödemesi halinde hakkında dava açılmayacağına dair bir bildirimde bulunulmamıştır.
Bu sebeple iddianamenin iadesi kararı usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle; iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan KABULÜ ile İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 16/09/2019 tarihli ve 2019/791 değişik iş sayılı kararı ile verilen hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na İADESİNE, 04/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.