14. Hukuk Dairesi 2017/38 E. , 2020/7344 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 18.02.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kesin hüküm nedeni ile reddine dair verilen 23.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, murisleri ... tarafından 217 parsel sayılı taşınmazın umumi yol ile bağlantısı bulunmadığını belirterek geçit hakkı kurulması istemiyle Finike Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 Esas, 2005/150 Karar sayılı dosyasında dava açtığını, mahkemece açılan davanın kabulü ile 218, 1064 ve 1505 parseller aleyhine geçit irtifakı tesisine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinden sonra murisleri ..."ın vefat etmesi nedeniyle mirasçıları olarak müvekkillerinin anılan mahkeme kararının tapuya tescili istemiyle ilgili tapu müdürlüğüne başvuru yaptıklarını ancak tapu müdürlüğünün başvurularını kabul etmediğini, bu sırada aleyhine geçit hakkı tesis edilen 1505 parsel maliklerinden ..."in geçit bedelini almasına rağmen taşınmazdaki hissesini davalı ..."na sattığını, davalı ..."nun geçit hakkı ile ilgili karardan bilgisi olduğu halde kötüniyetli olarak geçit hakkının tapuda görünmediğinden bahisle müvekkillerinin yolu kullanmalarına izin vermediğini, bu nedenle daha önce 217 parsel lehine verilen ve kesinleşen mahkeme kararının davalı için de uygulanarak aynı şekilde geçit hakkı tesisini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, geçit hakkı kurulması istemiyle açılan davanın tarafları değişmiş olsa da leh ve aleyhe geçit hakkı talep edilen taşınmazların Finike Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 Esas, 2005/150 Karar sayılı dosyasında hüküm verilen taşınmazlarla aynı taşınmazlar olduğu belirtilerek aynı konuya ilişkin verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre kesin hükmün oluşabilmesi için;
1)Dava konusunun, diğer bir anlatımla dava ile elde edilmek istenen sonucun aynı olması,
2) Dava sebebinin yani davanın dayanağı olan vakıaların aynı olması,
3) Davanın taraflarının aynı olması gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince, davacıların ... mirasçıları olarak Finike Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 Esas 2005/150 Karar sayılı kararının kesinleşmesi üzerine tapuya tescil istemiyle Finike Tapu Sicil Müdürlüğü"ne yaptıkları başvuruya verilen 30.05.2007 tarihli cevabi yazıda; kesinleşen mahkeme kararında aleyhine geçit hakkı tesis edilen 218, 1064 ve 1505 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt maliklerinden bir kısmının davada taraf olarak yer almadıkları belirtilerek kararın infazının gerçekleştirilemediği bildirilmiştir.
Tapu müdürlüğünün ilgili yazısı doğrultusunda Finike Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 Esas, 2005/150 Karar numaralı dosyasında yapılan incelemede, bir kısım tapu kayıt maliklerinin dosyada taraf olarak ekli olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında isimlerinin yanlış yazıldığı, bir kısmının ise ölü olup mirasçılarının davaya dahil edildikleri tespit edilmiştir. Ancak tapu müdürlüğünün anılan yazısında da ismi geçen ...,...."ın 1505 parsel sayılı taşınmazda 2003 yılı itibariyle hissedar olmalarına rağmen davaya taraf olarak eklenmedikleri, yargılamanın yokluklarında tamamlandığı ve bu şekilde karar verildiği, kararın bu kişilere tebliğ dahi edilmeden kesinleştirildiği ve bu şekilde taraf teşkili sağlanmadan kesinleştirilen mahkeme kararının da infaz edilemediği anlaşılmıştır.
Tapuya tescili sağlanamayan kesinleşmiş mahkeme kararının tapuya güven ilkesi çerçevesinde hareket eden iyiniyetli üçüncü kişilere karşı bir hüküm ifade etmeyeceği açıktır. 1505 parsel maliklerinden ...in hissesini davalı ..."na satması ve yargılama sırasında davalı ..."nun da hissesini ..."a satmasıyla aleyhine geçit hakkı kurulan taşınmazlardan 1505 parsel sayılı taşınmazın maliklerinin bir kısmının değişmesi nedeniyle Finike Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2005/9 Esas, 2005/150 Karar sayılı davası ile eldeki davanın her ne kadar sebepleri ve konuları aynı olsa da, taraflarının aynı olmadığı anlaşılmıştır. Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/9 Esas, 2005/150 Karar sayılı kararı eldeki dava açısından maddi anlamda kesin hüküm teşkil edemez. O halde mahkemece, davanın esası yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddi kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.