3. Hukuk Dairesi 2015/6116 E. , 2016/3876 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; davacılardan Resmiye"nin davalının kızı, diğer davacı ..."in ise davalının damadı olduğunu, davalının davaya konu bağımsız bölümün maliki iken 2013 yılında oğlu Necati"nin borçları nedeniyle bu taşınmazı satış yoluyla dava dışı Eyüp Yılmaz"a devrettiğini, bu taşınmazın davacı ..."nin babası müteveffa Mustafa Ekim tarafından 1985 yılında satın alındığını, ancak tapu kaydının davalı eşi adına oluşturulduğunu, bu taşınmazda müteveffa Mustafa ile davacılar ve davalının müteveffanın ölümüne kadar birlikte ikamet ettiklerini, müteveffanın ölümü sonrasında davalının oğlu Necati ile birlikte ikamet etmeye başladığını, davacıların halen ikamet ettikleri davaya konu taşınmazı ilk alındığı kullanılmaz halinden masraf yaparak kullanılır hale getirdiklerini, tüm masrafların davacılar tarafından karşılandığını, davalının bu masraflara hiçbir katkısının olmadığını, sonrasında da davalının bu taşınmazı yenilenen bu hali sayesinde satabildiğini belirterek,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacıların belirtilen taşınmaz için yaptıkları zorunlu ve faydalı masraflar nedeniyle ileride artırılmak üzere 10.000 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış; duruşmadaki beyanında, açılan davayı kabul etmediğini, 21 yıldır davacıların bu taşınmazda oturduklarını, kira ödemediklerini, yıkılan yapıyı yapıp tamir ettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile; 10.000 TL"ye dava tarihi olan 31.01.2014 tarihinden itibaren, ıslah edilen miktar olan 13.855,00 TL"ye ise ıslah tarihi olan 21.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 23.855,00 TL"nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Somut olayda, davaya konu taşınmaza ilişkin davacılar tarafından yapılan imalat ve onarımların bedelinin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davalıdan tahsili talep edilmektedir.
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Somut olayda; davacıların davaya konu taşınmazı kullandıkları ve bu taşınmaza masraf yaptıkları, davacıların yaptıkları imalat bedeli kadar da davalının sebepsiz zenginleştiği tartışmasızdır. Mahkemece; inşaat mühendisi bilirkişiden 11.08.2014 tarihli kök rapor ile 29.09.2014 tarihli ek rapor alınmıştır. Mahkemece hükme esas alınan 29.09.2014 tarihli ek rapor incelendiğinde bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada davacılar tarafından yaptırılan imalatların yapım bedeline hükmedildiği, ancak bu bedelden yıpranma payının düşülmediği anlaşılmakla, bilirkişi raporu bu hali ile hükme esas almaya yeter nitelik ve yeterlilikte değildir.
Hal böyle olunca mahkemece; dosyanın alanında uzman farklı bir inşaat mühendisi bilirkişiye tevdi edilmesi, bilirkişi tarafından yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmek sureti ile davacılar tarafından yaptırılan imalatlardan yıpranma payının da düşülmesi suretiyle davacıların davalıdan talep edebileceği bedelin belirlenmesi ve bu bedelin hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.