14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17631 Karar No: 2020/7343 Karar Tarihi: 16.11.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17631 Esas 2020/7343 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu dava, murisin ölümü sonrası terekesinin tasfiyesi için açılmıştır. Davacı vekili, mirasın reddedildiği ve vergi borcunun ödenmediği gerekçesiyle terekesin resmi tasfiyesinin yapılmasını talep etmiştir. Mahkeme, bu dosyayı başka bir dosya ile birleştirmiş ve birleştirme kararı temyize konu edilmiştir. Ancak birleştirme kararının nihai bir karar olmadığı ve sadece dosyanın birleştirildiği başka bir dosyaya gönderildiği belirtilerek, temyiz dilekçesi reddedilmiştir. Kararda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun davaların birleştirilmesi ve hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi başlıklı maddelerine ve geçici 3. maddeye atıfta bulunulmuştur.
14. Hukuk Dairesi 2016/17631 E. , 2020/7343 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 05.05.2015 gününde verilen dilekçe ile terekenin resmi tasfiyesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; dosyanın Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/209 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair verilen 08.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, murisin terekesinin Türk Medeni Kanunu 612 ve 636. maddeleri gereğince tasfiyesi istemine ilişkindir. Davacı alacaklı kurum vekili dava dilekçesinde özetle; 18.04.2014 tarihinde vefat eden İlyas Yuratalan"ın vergi dairesine 2.003,40 TL borcu olduğunu, mirasçılarının vergi borçlarını ödemediği gibi murisin mirasını da reddettiklerini belirterek muris ..."ın terekesinin resmi tasfiyesinin yapılmasını istemiştir. Mahkemece aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle dosyanın 2014/209 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya 2014/209 Esas sayılı dosya üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Davaların Birleştirilmesi" başlıklı 166. maddesinin 1. fıkrası gereğince, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar. Aynı Kanunun "Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi" başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere; "mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur." Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi gereğince de bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacaktır. Hukuk Usulü ve Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde temyizi kabil kararlar sayılmış olup nihai kararların temyiz edilebileceği belirtilmiştir. Aynı yerdeki aynı sıfat ve derecedeki mahkemelerin verdikleri birleştirme kararları nihai karar olmayıp dosyanın birleştirilen dosya içerisine gönderilmesine ilişkin kararlardır. Nitekim somut olayda, mahkemece verilen birleştirme kararı da göndermeye ilişkin karar olup nihai kararlardan olmadığından temyizi mümkün değildir. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin yatırılan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 16.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.