Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/566
Karar No: 2020/3232
Karar Tarihi: 22.06.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/566 Esas 2020/3232 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/566 E.  ,  2020/3232 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davalılar ve bir kısım birleşen davalılar yönünden davanın kabulüne, bir kısım birleşen davalılar yönünden davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı asıl davada; ... Eczanesi sahibi ve sorumluları olan davalıların, birleşen davalarda ise yine ... Eczanesi sahibi ve sorumluları ile davalı hekimlerin, hak sahiplerinin sağlık karnelerini kullanarak kuruma zarar verdiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere asıl davada; 1.029,172.811 TL (eski para) asıl alacak ile 751,298.000 TL (eski para) işleyen faizin, birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2003/406 E. sayılı davada; 11.241.016,281 TL (eski para) asıl alacak ile 6.045.523,000 TL (eski para) işleyen faizin ve birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2003/407 E. sayılı davada; 1.519,184.38 TL (eski para) asıl alacak ile 724.797,000 TL (eski para) işleyen faizin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl ve birleşen davalılar davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar 13. Hukuk Dairesinin 09/06/2015 tarih 2015/1612 E. 2015/19069 K. sayılı kararıyla; "Her ne kadar mahkemece, davacı tarafça 18/01/2011, 27/01/2012 ve 21/03/2014 tarihli duruşmalarda üç kez takip edilmeyen davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/6. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” karar verilmişse de, son celse için mazeret gönderilmiş olmasına rağmen, mazeret dilekçesinin dosyaya konulmamış olması nedeniyle davacı vekilinin duruşmaya gelmediği, mazeret de bildirmediği kabul edilerek, şartları oluşmadığı halde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; birleşen dosya 2003/406 E. sayılı dosyanın ... ve 2003/407 E. sayılı dosyanın Nilgün Cevik hakkında beraat kararı verildiği, verilen kararın kesinleştiği anlaşılmakla bu davalılar yönünden davanın reddine; diğer davalılar yönünden ise, gerek ceza dosyası gerekse de duruşmada dinlenenilen tanık beyanlarından bu davalıların işlettikleri eczanede bir kısım hastaların muayene olmadığı halde onlar adına reçete yazılıp ilaçlar alındığı bu şekilde kamu kurumu olan emekli sandığının dolandırıldığı anlaşılmakla, bu hareketleri ile kurumun zararına neden olunduğu, her ne kadar zararın giderildiği yönünde iddiada bulunulmuş ise de gerek kurum vekilinin zararın giderilmediği yönündeki beyanı gerekse de davalının bu yönde bir belge sunmadığı anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereğince 1.029,17-TL ve 751,29-TL nin davalılar ... ve ..."ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kuruma ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; birleşen dosya 2003/406 E. sayılı dosyanın ... yönünden reddine, 2003/407 E. sayılı dosyanın Nilgün Cevik yönünden reddine, açılan dava ve birleşen dosya 2003/406 E. sayılı dosya ile 2003/407 E. sayılı dosyanın ... ve ... bakımından kabulüne, davacı kurumun zararı taleple bağlılık ilkesi gereğince 1.029,17-TL ve 751,29-TL nin davalılar ... ve ..." den müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı kuruma ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Nitekim, 07.06.1976 tarih ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27.maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
    Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
    Somut olayda; mahkeme gerekçesinde, birleşen 2003/406 E. sayılı ve 2003/407 sayılı davanın davalıları ... ve ... yönünden reddine, diğer davalılar Mustafa Kemal Görmüş ve ... yönünden kabulüne karar verildiği açıklandığı halde, asıl davadaki talep olan 1.029,17 TL asıl alacak ve 751,29 TL işlemiş faizin ... ve ..."den tahsiline denilmiş olup, mahkeme hükmünde ise "...1- Birleşen dosya 2003/406 Esas Sayılı dosyanın ... bakımından REDDİNE ve 2003/407 Esas Sayılı dosyanın Nilgün Cevik yönünden REDDİNE, 2- Açılan Dava ve Birleşen dosya 2003/406 Esas Sayılı dosya ile 2003/407 Esas Sayılı dosyanın ... ve ... bakımından KABULÜNE, 3- Davacı kurumun zararı taleple bağlılık ilkesi gereğince 1.029,17-TL ve 751,29-TL nin davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı kuruma ödenmesine,..." denilmiş olup, birleşen davaların kabulüne karar verildiği halde, bu davalarda talep edilen miktarların davalıdan tahsili yönünden bir hüküm tesis edilmemiştir.
    Özetle mahkeme gerekçesinde "birleşen davaların" davalılar ... ve ... yönünden kabul edildiği açıklandığı halde, birleşen davalardaki talepler yerine asıl davadaki 1.029,17 TL asıl alacak ve 751,29 TL işlemiş faizin davalılardan tahsili gerektiği belirtilmiş, olmasına rağmen hüküm fıkrasında asıl ve birleşen davaların ... ve ... yönünden kabul edildiği şeklinde hüküm tesis edilerek asıl davada talep olan 1.029,17 - TL ve 751,29-TL"nin tahsiline denilmek suretiyle çelişki yaratıldığı anlaşılmıştır.
    Bu itibarla, karar gerekçesinin ve hüküm fıkrasının kendi içinde çelişkili olması tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    2-) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    3-) Kabule göre de; birleşen davalar yönünden davaların reddedilen davalılar ile dosya numaralarının yanlış yazılmış olması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ;Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi