Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/925
Karar No: 2021/452

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/925 Esas 2021/452 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/925 E.  ,  2021/452 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : ... Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza

    Sanık ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan 14 kez cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK"nın 207/1, 43/1, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca 14 kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezalarının ertelenmesine ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.05.2013 tarihli ve 734-641 sayılı hükümlerin, katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 25.12.2013 tarih ve 23924-20048 sayı ile;
    "Katılanlar ... ve ...’ın temyiz aşamasında verdikleri ortak imzalarını içeren 11.07.2013 havale tarihli dilekçe ile şikayetten vazgeçmeleri karşısında, 5271 sayılı CMK"nun 243. maddesi gereğince şikayetten vazgeçme halinde katılma kararının hükümsüz kalacağı ve kararı temyiz etme hak ve yetkisinin sona ereceği cihetle; katılanlar ..., ..., ..., ..., ... vekili ile sanık müdafiinin temyizine hasren yapılan incelemede;
    Yüklenen özel belgede sahtecilik suçunun, belgenin kullanılması ile oluşacağı ve suç tarihinin belgenin kullanıldığı tarih olduğu cihetle, tebliğnamedeki, suça konu müstahsil makbuzlarının bir kısmının düzenleme tarihi esas alınarak kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiğine ilişen düşünceye iştirak olunmamıştır.
    I- Özel belgede sahtecilik suçunun oluşumu için sahte özel belgenin düzenlenmesi ya da gerçek bir özel belgenin değiştirilmesinin yanı sıra, suçun tamamlanması veya oluşması için zorunlu kurucu unsur olarak da sahte özel belgenin hukuki sonuç doğuracak şekilde kullanılması gerekmektedir. Kendisi tarafından bizzat düzenlenmemiş olsa dahi başkası tarafından sahte olarak düzenlendiğini bilen bir kişinin bu belgeyi bilerek kullanması da özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.
    Somut olayda, şikayetçiler ... ve ... ile katılanlar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın 2004, 2005 ve 2006 yıllarında sanığın yetkilisi bulunduğu davalı şirkete sattıkları ürün bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek 2008 yılında ... 1 ve 2. Asliye Hukuk Mahkemelerine ayrı ayrı açtıkları alacak davalarında, davalı şirket yetkilisi sanığın ürün bedelini peşin olarak ödediğini savunarak müstahsil makbuzlarındaki imzalarının şikayetçi ve katılanlara ait olmadığı belirlenen, ... adına düzenlenen 2004 yılına ait 14 adet, 2005 yılına ait 23 adet, 2006 yılına ait 6 adet; ... adına düzenlenen 2004 yılına ait 6 adet, 2005 yılına ait 5 adet ve 2006 yılına ait 3 adet; ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 2 adet; ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 3 adet; ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 3 adet; ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 2 adet; ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 2 adet ve 2006 yılına ait 2 adet; ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 3 adet ve 2006 yılına ait 4 adet özel belge niteliğindeki müstahsil makbuzlarını mahkemelere delil olarak ibraz ettiğinin, ... Ticaret Borsasına da sunularak kayıt altına alındığı ve stopaj vergisi tevkifinde kullanıldığının iddia olunması, soruşturma aşamasında temin edilen Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinin 09.02.2012 raporunda, ... adına düzenlenen 2004 ve 2005 yıllarına ait 21 adet, ... adına düzenlenen 2004 ve 2005 yıllarına ait 11 adet, ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 2 adet, ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 3 adet, ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 3 adet, ... adına düzenlenen 2005 yılına ait 2 adet müstahsil makbuzlarının karbon nüshalarındaki adlarına atfen atılı imzaların adı geçen şahısların eli ürünü olmadığının belirlenmesine rağmen 2006 takvim yılında düzenlenen incelemeye konu olmuş müstahsil makbuzu bulunmadığı, inceleme konusu olarak gönderilen müstahsil makbuzları karbon nüshalarında şikayetçiler İbrahim Başpınar ve ...’a atfen atılmış herhangi bir imza bulunmadığının belirlenmesi karşısında, özel belgede sahtecilik suçunun belgenin kullanılması ile oluşacağı ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 235. maddesine göre "düzenlenen müstahsil makbuzlarının malın tüccar veya çiftçi adına bir adamı veya mutavassıt tarafından alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim ve imza olunur." hükmü uyarınca bu doğrultuda savunmada araştırılarak, sahteliği iddia olunan müstahsil makbuzlarının tamamına ilişkin imza incelemesi yapılarak sahtecilik yapıldığı iddia edilen belgeler kesin olarak belirlendikten sonra suç tarihinin, kullanma unsurunun ve teselsülün gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından, sanık tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemelerine ve mahkemeler dışında hangi kurumlara, hangi tarihlerde ibraz edildiği araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini yerine belgelerin düzenleme tarihleri suç tarihi kabul edilmek suretiyle eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
    II- Kabule göre de;
    1- 213 sayılı Vergi Usul Yasası"nın 235. maddesine göre, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburtiyetinde olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak almaya mecburdurlar.
    Somut olayda müstahsillerin adlarına atfen sahte imzalar atılarak düzenlendiği iddia edilen müstahsil makbuzlarının 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa göre stopaj vergisinin tevkifinde kullanıldığının ileri sürülmesi karşısında, eylemin sübutu halinde, her bir takvim yılında işlenen, kendi içinde teselsül eden ayrı ve bağımsız sahte fatura düzenlemek suçunu oluşturacağı ve 213 sayılı Kanunun 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaanın temini cihetine gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    2- Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25, 03.02.2009 gün ve 250-13 sayılı kararlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanabilmesi için diğer şartların yanında, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi de gerekmektedir. Burada, uğranılan zararlardan kast edilen maddi zararlar olup, manevi zararlar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Maddi zararın bizzat sanık tarafından yerine getirilmesi gerekmeyip, sanık adına onun bilgisi ve rızası tahtında üçüncü kişiler tarafından da tazmin, aynen iade veya eski hale getirme suretiyle giderilmesi de olanaklıdır. Ancak, herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşul aranmayacaktır. Zararın belirlenmesinde hâkim, ceza yargılamasında şahsi hak davasına yer verilmediği gerçeğini de göz önünde bulundurmak koşuluyla, kanaat verici basit bir araştırma yapmalı, hukuk hakimi gibi gerçek zararı tam anlamıyla saptamaya çalışmamalıdır. Zira 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesindeki düzenleme, kişinin ileride hukuk mahkemesinde şahsi hak davası açmasına ve giderilmediğini düşündüğü gerçek zararının saptanarak kalan kısmına da hükmedilmesini isteme yönünden bir engel oluşturmamaktadır. Sanığın özel evrakta sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunması karşısında, sanığın eylemi sonucu şikayetçiler ve katılanların ne gibi somut zararının oluştuğu araştırılıp gerekçeye yansıtılmadan, suç tarihi itibariyle engel sabıkası bulunmayan, takdiri indirim nedeni ve ertelemeye ilişkin hükümler uygulanırken hal ve davranışlarıyla bir daha suç işlemekten çekineceğine dair olumlu kanaate varılan sanık hakkında zararın giderilmemesi gerekçe gösterilerek 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair hüküm kurulması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 18.05.2015 tarih ve 29-274 sayı ile; sanığın, TCK"nın 207/1, 43/1, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca 1 kez 1 yıl 8 ay, TCK"nın 207/1, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca ise 15 kez 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezalarının ertelenmesine karar verilmiş, bu hükümlerin de katılanlar ... ..., ..., ..., ..., ... vekili ve sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince 23.03.2016 tarih ve 9776-2889 sayı ile;
    "Sanık hakkında şikayetçi ve katılan olan müstahsiller tarafından yetkilisi bulunduğu şirkete satılan ürünlere ilişkin düzenlediği suça konu müstahsil makbuzlarına müstahsiller adına sahte imza atmak suretiyle özel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; mahkemenin 20.05.2013 günlü özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Dairemizin 25.12.2013 gün 2013/23924-20048 Esas ve Karar sayılı ilamı ile "...213 sayılı Vergi Usul Yasası"nın 235. maddesine göre, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalatarak almaya mecburdurlar. Somut olayda müstahsillerin adlarına atfen sahte imzalar atılarak düzenlendiği iddia edilen müstahsil makbuzlarının 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa göre stopaj vergisinin tevkifinde kullanıldığının ileri sürülmesi karşısında, eylemin sübutu halinde, her bir takvim yılında işlenen, kendi içinde teselsül eden ayrı ve bağımsız sahte fatura düzenlemek suçunu oluşturacağı ve 213 sayılı Kanunun 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaanın temini cihetine gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" nedeniyle bozularak iade edildiği, ... Vergi Dairesi Başkanlığı ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün cevabı müzekkerelerinden, sanığın yetkili olduğu şirketin tarh dosyasının incelenmesinden, 192 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin 11. fıkrasının b-i bendi uyarınca, suça konu müstahsil alışlarından dolayı yapmış olduğu gelir vergisi tevkifatlarını süresi dahilinde daireye beyan ettiğinin bildirilmesi, Gelir İdaresi Başkanlığı ... Vergi Dairesi Başkanlığının 05.11.2014 tarihli cevabi müzekkeresinde sanık hakkında 2004, 2005 ve 2006 yıllarında düzenlendiği anlaşılan suça konu müstahsil makbuzlarıyla ilgili olarak, 213 sayılı VUK"nun zamanaşımını düzenleyen 113. maddesi ile 114. maddesindeki "Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar." hükümleri gereğince, inceleme yapılması ve mütalaa verilmesi imkanının bulunmadığının belirtilmesi karşısında; Vergi Usul Kanununa Muhalefet suçunu oluşturan sanığın eylemi nedeniyle 213 sayılı VUK"un 367. maddesi uyarınca dava şartı olan Defterdarlık veya Vergi Dairesi Başkanlığı mütalaası bulunmadığından 5271 sayılı CMK"nun 223/8. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 09.01.2017 tarih ve 250-11 sayı ile; sanığın, sahte müstahsil makbuzlarını ticaret borsasına tescil ettirip gelir vergisi stopajını düşük ödeme şeklinde gerçekleşen eyleminin, Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçunu oluşturduğu ve 213 sayılı VUK"nın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan Defterdarlık veya Vergi Dairesi Başkanlığı mütalaası bulunmadığı gerekçesiyle bozma ilamına kısmen uyarak açılan kamu davasının sanığın bu eylemleri yönünden düşürülmesine karar vermiş, sanığın müstahsil makbuzlarını ... Asliye Hukuk Mahkemesi dosyalarına sunma şeklinde gerçekleşen eylemlerinin ise özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğunu kabul edip bozmaya bu eylemler yönünden direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu hükümlerin de katılanlar ..., ..., ..., ..., ... ... vekili ile katılan Maliye Hazinesi vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.03.2017 tarihli ve 9208 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 14.06.2017 tarih, 13496-4524 sayı ve oy çokluğuyla; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin bir bütün hâlinde Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçunu mu, yoksa Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçu ile birlikte özel belgede sahtecilik suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkemece sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin "Yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.06.2012 tarih ve 1306-561 sayı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan 14 kez cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK"nın 207/1, 43/1, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca 14 kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezalarının ertelenmesine karar verildiği, hükümlerin, katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince bozulduğu, Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında TCK"nın 207/1, 43/1, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca 1 kez 1 yıl 8 ay, TCK"nın 207/1, 62, 51 ve 53. maddeleri uyarınca ise 15 kez 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hapis cezalarının ertelenmesine karar verildiği,
    Bu hükümlerin de, katılanlar ... ..., ..., ..., ..., ... vekili ve sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince sanığın eylemlerinin bir bütün hâlinde Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçunu oluşturduğu, ancak bu suçtan yargılama yapılabilmesi için dava şartı olan Defterdarlık veya Vergi Dairesi Başkanlığı mütalaasının bulunmaması nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu,
    Bozma üzerine, Maliye Hazinesi vekiline davayı ihbar edip Hazineyi davaya katılan olarak kabul eden Yerel Mahkeme ise bir bütün hâlinde olan Özel Daire bozma kararını bölmek suretiyle sanığın, sahte müstahsil makbuzlarını ticaret borsasına tescil ettirip gelir vergisi stopajını düşük ödemesi şeklindeki eyleminin Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçunu oluşturduğu ve 213 sayılı VUK"nın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan Defterdarlık veya Vergi Dairesi Başkanlığı mütalaası bulunmadığı gerekçesiyle bozma ilamına kısmen uyarak açılan kamu davasının sanığın bu eylemleri yönünden düşürülmesine karar verdiği, sanığın müstahsil makbuzlarını ... Asliye Hukuk Mahkemesi dosyalarına sunması şeklindeki eylemlerinin ise özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gerekçesiyle bu eylemleri yönünden verdiği önceki mahkûmiyet hükümlerinde direndiği,
    Yerel Mahkemenin direnme kararına konu olan ve olmayan hükümlerinin, katılanlar ..., ..., ..., ..., ... ... vekili ve katılan Maliye Hazinesi vekili ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Özel Dairece, kısmen uyulmasına karar verilen düşme hükümleri yönünden temyiz incelemesi yapılmaksızın direnme kararı yerinde görülmediğinden bahisle dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdi edilmesine oy çokluğuyla karar verildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
    d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
    Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, Özel Dairenin bir bütün hâlinde olan bozma kararını bölmek suretiyle verilmesinin yanı sıra, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçe içermesi nedeniyle Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkân bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı olmayıp kısmen eylemli uyma sonucu kısmen de ilk kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçelerle verilmiş yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    ... 2. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen 09.01.2017 tarihli ve 250-11 sayılı hükümler, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay ... Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi