3. Hukuk Dairesi 2016/320 E. , 2016/3810 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 2005 yılında evlendiklerini,Hira Nur isminde 4 yaşında müşterek çocuklarının olduğunu,davalının davacıya hakaret ettiğini,evden kovduğunu bu nedenle davacının müşterek çocukla baba evine döndüğünü belirterek,davacı ve müşterek çocuk lehine 300 er TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın,eşinden ayrı yaşamasının haklı bir nedene dayanmadığı,davacı tarafın iddialarının ispatlanamadığı,ayrıca davalı tarafın müşterek çocuğa hiç bakmadığı ve fiilen ilgilenmediği iddiasının da sübuta ermediği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; davacı tanıklarının beyanlarına göre davalının davacıya hakaret içeren sözler söylediği,davacıyı istemediği anlaşılmıştır.Davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır.
Ayrıca, müşterek çocuğa fiilen bakan ana veya baba, ayrı yaşamda haklı olsun olmasın diğer eşten TMK."nun 197/son, 327 ve 329.maddeleri gereğince çocuk adına nafaka isteyebilir.
Davacı anne yanında kaldığı anlaşılan müşterek çocuk yönünden de davanın yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı eş ve müşterek çocuğun ihtiyaçları,göz önünde bulundurularak TMK 4. md gereğince hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi ve hüküm altına alınması gerekir iken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.