Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/3369
Karar No: 2017/1590
Karar Tarihi: 13.12.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/3369 Esas 2017/1590 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/3369 E.  ,  2017/1590 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.12.2013 gün ve 2013/1258 E. 2013/404 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 10.02.2015 gün ve 2014/5062 E. 2015/2165 K. sayılı kararı ile;
    "…Dava, davacının 15/10/2008 tarihinde vefat eden eşinden dolayı davalı kuruma tahsis talebiyle başvurduğu tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile davacının askerlik borçlanması bedelini ödediği 27/05/2013 tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 15/10/2008 tarihinde vefat eden eşi Hüseyin Okumuş"un 506 sayılı Yasa kapsamında ilk işe giriş tarihinin 08/04/1957 tarihi olduğu, 08/04/1957- 31/12/1967 tarihleri arasında 440 gün zorunlu sigortalı çalışmasının bulunduğu, davacının 24/11/1957- 31/12/1961 tarihleri arasında 600 gün askerlik borçlanması yaptığı, 06/06/2013 tarihlerinde tahsis talebinin Kurumca 5510 Sayılı Yasanın 32.maddesi uyarınca reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı tahsisinde sosyal güvenlik hukuku ilkelerine göre sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibari ile yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunlu bulunmaktadır.
    Davacı murisinin ölüm tarihi olan 15/10/2008 tarihinde 5510 sayılı Yasa yürürlüktedir.
    5510 sayılı Yasa"nın "Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları " başlıklı 32/2-a maddesinde, Ölüm aylığının en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı bildirilmiştir.
    Somut olayda, davacının murisi ..." un her türlü borçlanma süreleri hariç 900 gün prim ödeme şartının gerçekleşmemiş olmasına ve Kurum işleminin mevzuata uygun olmasına rağmen davacının ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.




    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, davacının ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
    Davacı eşi ’un 2008 yılında vefat ettiğini, eşinin vefat etmeden önce 446 gün civarında sigortalı olarak prim ödemesinin bulunduğunu, eşinin askerlik borçlanması ile birlikte toplam 900 gün sigortalı süresinin olduğunu, bu haliyle 900 gün prim gün sayısı bulunduğundan ölüm aylığı bağlanma şartlarının oluştuğunu ileri sürerek tarafına ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili 5510 sayılı Kanunun 32. maddesine göre 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılanlar için her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalıların hak sahiplerine yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağının belirtildiğini, Kanun metnindeki “her türlü borçlanma süreleri hariç” ifadesinin 900 günün hesabında borçlanma sürelerinin hesaba katılmayacağı anlamını taşıdığını, yapılmış olan askerlik borçlanmasının 900 günün hesabında değerlendirilemeyeceğini, bu nedenle davacıya ölüm aylığı bağlanmasının kanunen mümkün olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece 5510 sayılı Kanunun 32. maddesinde yer alan her türlü borçlanma süreleri ibaresinin sadece 5 yıllık sigortalılık süresine katılamayacağı, bunun dışındaki 900 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primine katılabileceği, davacının eşinin sigortalılık süresinin 5 yılın üzerinde olduğu, Yargıtay içtihadında belirtildiği gibi 900 gün prim ödeme koşulunun borçlanma yoluyla gerçekleştirilmesinin mümkün bulunduğu, bu haliyle borçlanma bedelinin ödendiği tarihi takip eden ay başından başlamak üzere ölüm aylığı bağlanması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece borçlanma yoluyla asıl olarak, prim ödemeden yoksunluğa yol açan durumlardan doğan eşitsizliğin giderilmesinin amaçlandığı, "her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş" olmaya ilişkin düzenlemenin, sigortalılık süresi konusunda borçlanma sürelerini dışladığı, buna karşın prim ödeme gün sayısı yönünden böyle bir yaklaşım içermediği, aksine yorumun borçlanmanın gidermeye çalıştığı eşitsizliği ortadan kaldırmayacağı, aynı yaş ve sigortalılık başlangıcına sahip kişilerden askerliğini yapmadığı için asker kaçağı konumundayken prim ödeyen kişinin 900 günlük prim ödeme gün sayısı yerine getirmiş sayılacakken yasal yükümlülüğüne uyup askere gittiği için 900 gün prim ödemesi gerçekleştirememiş olan kişinin yakınlarının askerlikten kaçınmayan ve yasal düzenlemelere uyan murisleri nedeniyle cezalandırılmış olacağı, kanun koyucunun böylesi bir amacı gütmediğinin belirgin bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olaya göre davacının eşi adına yapılan askerlik borçlanma süresinin 5510 sayılı Kanunun 32/2-a maddesinde belirtilen ve ölüm aylığı bağlanma koşullarından olan 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi hesabında dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır.
    Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun “Ölüm sigortasından aylık bağlama şartları” başlığını taşıyan 66’ncı maddesi, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 106’ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    5510 sayılı Kanunun “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı 17.04.2008 tarihinde yayınlanan 5754 sayılı Kanun’un 68’inci maddesi ile değişik Geçici 1’inci maddesi:
    “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi olanlar, bu Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4’ üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.
    17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunlara göre bağlanan veya hak kazanan; aylık, gelir ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1’ inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır…”
    şeklinde düzenlenmiştir.
    Anılan geçici madde ile kanun koyucu tarafından, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce Sosyal Güvenlik Kanunları uygulanmak suretiyle hak sahiplerine bağlanan gelir veya aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan hükümlerin esas alınması gerektiğinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü sonrası vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanacak ölüm aylıklarında artık 506 sayılı Kanun uygulama yeri bulamayacak 5510 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
    Sigortalının ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve uygulanması gereken 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 32’nci maddesinde ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli koşullar düzenlenmiştir. “Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlıklı 32’inci maddede ölüm aylığının, en az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde ölüm aylığı bağlanacağı belirtilmiştir. Madde metninden geçen “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibaresi sigorta başlangıç tarihinin geriye götürülemeyeceğine ilişkin bir düzenleme olmayıp, açık bir şekilde borçlanma olmaksızın belirlenen süreyi belirtmektedir.
    Bilindiği üzere 5510 sayılı Kanunun 32’nci maddesinin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10., 11., 13., 41., 60. ve 61’inci maddelerine aykırılığı iddiası ile iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurular yapılmıştır.
    Anayasa Mahkemesi yapılan başvurular üzerine yaptığı değerlendirme sonucunda 22.10.2015 gün 2015/10 E., 2015/93 K. sayılı kararında, “Askerlik hizmetini yerine getirme, tutukluluk veya gözaltı hâli ya da doğum gibi sebeplerle de olsa çalışma yaşamına ara vermiş bireyler ile çalışma yaşamına ara vermeksizin çalışmaya devam etmek suretiyle Kanunun aradığı koşulları yerine getiren bireyler, ölüm aylığına hak kazanma yönünden eşit kabul edilemeyeceklerinden bunlar arasında eşitlik karşılaştırması yapılamaz.” denilmek suretiyle sosyal güvenlik hakkı kapsamında yer alan ölüm aylığının bağlanabilmesi için çalışılan sürelerin esas alınmasının, eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca ölüm aylığı bağlanması koşullarını düzenleyen itiraza konu kuralın, kanun koyucunun belirlediği yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen sigortalı ölümleri yönünden uygulanmasının da, eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmediği sonucunu varılmıştır. Anayasa Mahkemesince belirtilen gerekçelerle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 32’inci maddesinin, 17.4.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun"un 20’nci maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibaresinin Anayasa"ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine oyçokluğu ile karar verilmiştir.
    Sonuç olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 32’nci maddesinde yer alan “her türlü borçlanma süreleri hariç” ibaresi eşitlik ilkesine aykırı olmadığı gibi, bu ibarenin anılan Kanun’da belirtilen ve ölüm sigortasından yararlanma koşulları arasında sayılan “en az 5 yıldan beri sigortalı” olunması ve “900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş” bulunması şartlarının her ikisi yönünden de aranması gerekmektedir.
    Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında somut olay incelendiğinde; 15.10.2008 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı için 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup, dosya kapsamına göre sigortalının borçlanılan süreler gözetilmeksizin hizmet sözleşmesine dayalı prim gün sayısının 900 gün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle anılan Kanunun 32’nci maddesi uyarınca, somut olayda ölüm aylığı bağlanma şartları sağlanmadığından davacının talebinin reddine karar verilmesi yerindedir.
    Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.12.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi