Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, davalılar İ.ve N."nin paylarına hasren taşınmazı kullandıklarının belirlendiği gerekçesiyle haklarında davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalılardan S. ve H. mirasçılarının payından fazla alan kullandıklarının keşfen belirlendiği gerekçesiyle ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, davalılar İ.ve N."nin paylarına hasren taşınmazı kullandıklarının belirlendiği gerekçesiyle haklarındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 725 ada 120 parsel sayılı taşınmazın davacı H., davalılar N., S. ve birleşen davalılar Yı., Y., Ç., L. ve S."ın miras bırakanı H.ile birlikte dava dışı şahısla adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalılardan İ."ın dava konusu 120 parseldeki payını dava tarihinden önce 3. kişiye devrettiği, ancak taşınmazdaki kullanımının devam ettiği, davacının, davalıların paylarına isabet eden alandan fazlasını kullandıkları ve çekişme konusu taşınmazda kullanabileceği bir alanın bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Öte yandan ecrimisil, kötü niyetli zilyedin malike ödemek zorunda olduğu bir bedeldir.
Somut olayda hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Yukarıdaki ilkeler uyarınca tüm paydaşları bağlayan fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davacı tarafa bırakılan alan olup olmadığı, aksi halde davacının kullandığı veya kullanabileceği binanın bulunup bulunmadığı araştırılmadan ecrimisil hesabı yaptırılıp karar verilmesi isabetli değildir.
Bundan ayrı davalı İ."ın 16.03.2010 tarihinde payını devrettiği ve 3. kişi konumunda bulunduğu, bu nedenle adı geçen bakımından dava tarihi ile devrettiği dönem için davacının payına göre ecrimisile karar verilmesi gerekirken noksan ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.